TDK De Anlamı Nedir? De Ne Demek?



Türk alfabesinin Beşinci harfinin adı
okunuşu


Atasözleri Sözlüğünde De


Aba da bir diba da giyene, güzel de bir çirkin de sevene
Abdal abdalın ne onduğunu ister, ne de bulduğunu
Abdal (derviş) tekkede, hacı Mekke'de bulunur
Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
Abdala "kar yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş
Abdestsiz sofuya namaz dayanmaz
Aç bırakmaz hırsız edersin, çok söyleme arsız (yüzsüz) edersin
Aç köpek fırın duvarını deler
Aç ne yemez, tok ne demez
Aç tavuk (düşünde) kendini buğday (arpa, darı) ambarında sanır (görür)
Acele giden, ecele gider
Acemi katır kapı önünde yük indirir
Acemi nalbant kürt eşeğinde dener kendini
Acemi nalbant mesleği gavur eşeğinde öğrenirmiş
Acı (kötü) söz insanı (adamı) dininden (çıkarır), tatlı söz (dil) yılanı deliğinden (ininden) çıkarır
Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır
Acıklı (dertli) başta akıl olmaz
Açın gözün ekmek teknesindedir (olur)
Adalet ile zulüm bir yerde barınmaz
Adam adam denmekle adam olmaz
Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil (adam adama yük olmaz)
Adam hacı mı olur ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye?
Adam öküz derdinde, gelin sakız derdinde
Adamak kolay, ödemek güçtür
Adamın alacası içinde, hayvanın alacası dışındı
Ağa borç eder, uşak harç
Ağaç düşse de yakınına yaslanır
Ağaç kökünden yıkılır
Ağaca balta vurmuşlar ''sapı bedenimden'' demiş
Ağacı kurt, insanı dert yer
Ağacın kurdu içinde olur
Ağanın gözü öküzü semiz eder
Ağır giden yol alır, hızlı giden yolda kalır
Ağır ol (otur) ki bey (ağa, molla) desinler
Ağır taş batman döver (yerinden oynamaz)
Ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın
Ağlar gözden, sahte sözden sakın
Ağustosta gölge kovan, zemhiride karnını ovar
Ah yerde kalmaz
Akçanın iyisi kesede duran, bahçanın (bahçenin) iyisi eve yakın olan
Akıl yaşta değil baştadır
Akıl yiğide sermayedir
Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır (deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun)
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir
Akıllı köprü arayıncaya dek (kadar), deli suyu geçer
Akıllı, söylemeden (önce) düşünür, akılsız düşünmeden söyler
Al gününde al; ver gününde ver
Alacakla verecek (borç) ödenmez
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır
Alın yazısı değişmez
Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz
Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı yaratmış
Allah namerde muhtaç etmesin
Allah sevdiğine dert verir
Allah verince kimin oğlu, kimin kızı demez
Alma alı, sat yağızı (satma kırı), bin doruya (ille doru), besle kırı (yağızın da binde biri)
Alma delinin kızını soya çeker
Altı olur, yedi olur, hep Allah'ın dediği olur
Altın yerde paslanmaz, taş yağmurda ıslanmaz
Amcam dayım, hepsinden aldım payım
Ar dünyası değil kar dünyası
Ar yılı değil, kâr yılı
Araba devrilince (teker kırılınca) yol gösteren çok olur
Arabanın ön tekeri nereden geçerse arka tekeride oradan geçer
Arayan belasınıda, devasınıda bulur
Arkadaş dediğinin gölgesinde suç işlenir
Arpacıya borç eden ahırını tez satar
Arsız neden arlanır, çul giyer de salınır
Arsızın yüzüne tükürmüşler, "yağmur yağıyor" demiş
Arslan yatağından (yattığı yerden) bellidir (belli olur)
Aşığa Bağdat sorulmaz (ırak, uzak değildir)
Asılmış adamın evinde ipten söz edilmez
Aşk ağlatır, dert söyletir
Aslan kocayınca sıçan deliği gözetir
Aslan yattığı yerden belli olur
Aslına çekmeyen haramzadedir
Aslını inkar eden (saklayan) haramzadedir (kafirdir)
Aslını inkar edenin nesli gevşek olur
Aşure yemeye giden kaşığını taşır
At adımına göre değil, adamına göre yürür
At alırsan yazın, deve alırsan güzün, avrat alırsan gezin ha gezin
At bir dizginde, öküz bir çizide belli olur
At ile avrat yiğidin ikbalindendir
At olacak tay yürüyüşünden belli olur
At yedi günde, it yediği günde unutur
Ata arpa, yiğide pilav
Ata da soy gerek, ite de
Ateş demekle ağız yanmaz
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
Ateşle barut bir yerde durmaz
Atım tepmez, itim kapmaz deme
Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler
Atın yüğrükse bin de kaç
Attığın taş ürküttüğün kuşa değmez
Av vuranın değil, alanın
Ava giden avlanır
Avradı er zapt etmez, ar zapt eder
Avradı eri saklar, peyniri deri
Ayağa değmedik taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
Aydan gelen halı üstüne, günde gelen kül üstüne
Ayı görmeden bayram etme
Aza demişler: "-Nereye?" "-Çoğun yanına!" demiş ("-Azca nereye?" "-Çokçanın yanına!")
Azmin elinden bir şey kurtulmaz (ne kurtulur?)
Balık ''Çok konuşurum ama ağzım su dolu.''demiş
Baba eder, oğul öder
Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır
Baca eğri de olsa duman doğru çıkar
Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı
Bağlı koyun yerinde otlar
Baktın yârin yâr değil, terkini kılmak az değil
Bal bal demekle ağız tatlanmaz
Bal ile kaymak yenir, ama her keseye göre değil
Bal olan yerde sinek de olur
Balı dibinden, yağı yüzünden
Balın âlâsı oğulun tazesinden
Balta değmedik (girmedik) ağaç (orman) olmaz
Bana benden (olur) her ne olursa, başım rahat bulur dilim susarsa
Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz
Baş nereye giderse ayakta oraya gider
Baş yarılır börk içinde, kol kırılır yen içinde (kalır)
Baş yastığı baş derdini bilmez
Başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinde taşısın
Bayramda borç ödeyene ramazan kısa gelir
Bee, dediğin keçi olsaydı dağ taş sürü kesilirdi
Bela geliyorum demez
Benden sana bir öğüt: Ununu elinde öğüt
Beş parmağın beşi bir değil (olmaz)
Beslemeyi eslemeden alma
Beyden gelen bey sayılır
Beylik çeşmeden su içme
Bez alırsan Musul'dan, kız alırsan asilden
Bezirgan züğürtleyince eski defterleri yoklar
Bilmemek ayıp değil, sormamak (öğrenmemek) ayıptır
Bin bilsen de bir bilene danış
Bin merak bir borç ödemez
Bin tasa (kaygı) bir borç ödemez
Bir adama kırk gün deli (ne) dersen deli (o) olur
Bir ağacın gölgesinde bir sürü yatar
Bir ağaçta gül de biter diken de
Bir ahırda atda bulunur, eşekde
Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış
Bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir
Bir el bir eli yıkar, iki el de yüzü yıkar
Bir evde iki kız; biri çuvaldız biri biz
Bir hatır, iki hatır, üçüncüde vur satır
Bir katar deveyi bir eşek çeker
Bir senden büyüğün, birde senden küçüğün sözünü dinle
Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge
Bir söz bin büyüye bedeldir
Bir tepe yıkılır, bir dere dolar
Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden
Birden çıkan bine yayılır
Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır
Borç yiyen kesesinden yer
Borçsuz çoban, yoksul beyden iyidir
Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek
Boş eşek yorga gider
Böyle gelmiş böyle gider
Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok?
Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince
Bülbülü altın kafese koymuşlar, "ah vatanım" demiş
Burun yüzden düşmez
Büyük başın derdi büyük olur
Büyük lokma ye(de), büyük söz söyleme
Cahile söz (laf) anlatmak, deveye hendek atlatmaktan güçtür (zordur)
Can ciğerden tatlı
Can cümleden aziz(dir)
Cennet de bu dünyada cehennem de
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler
Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider
Çalışmak ibadetin yarısıdır
Çaydan geçerken at değiştirilmez
Çekişmeden pekişilmez
Çift edersen bağlanırsın, bağ edersen eğlenirsin
Çiğnemeden yutulmaz
Çingene çergesinde (çadırında) musandıra ne arar?
Çingene ciğer pişirir, çok yemeden karnın(ı) şişirir
Çingeneden çoban olmaz, Yahudiden pehlivan
Çıngıraklı deve kaybolmaz
Çobanın gönlü olursa tekeden yağ çıkarır
Çocuğun bulunduğu yerde kov (dedikodu, gıybet) olmaz
Çömlek demiş, ''Dibim altın.''; kaşık demiş, ''Girdim, çıktım.''
Çubuk kırılır, çıt der; kütük kırılır, küt der
Çul içinde arslan yatar
Dağ adamı, hasta eder sağ adamı
Dağ başına harman yapma, savurursun yel için; önüne değirmen yapma, öğütürsün sel için
Dağ ne kadar yüce olsa yol (onun) üstünden aşar
Dağ yürümezse derviş yürür
Dağda bağın var, yüreğinde dağın var
Dağda gez, bağda gez; insafı elden bırakma
Dan din desen oynar
Davetsiz gelen (giden) döşeksiz oturur
Davul (bile) dengi dengine çalar
Dayak isteyen keçi çobanın değneğine vurur
Değirmek iki taştan, muhabbet iki baştan
Değirmenden gelenden poğaça umarlar
Değirmene gelen nöbet bekler
Değme bana, değmeyim sana
Değme (dokunma) sarhoşa, yıkılana kadar gitsin
Deli arlanmaz soyu arlanır
Deli deli akanı, bura bura tıkarlar
Deli deliden hoşlanır, iman ölüden
Deli deliyi görünce değneğini saklar
Deli ile çıkma yola, başına getirir (gelir türlü) bela
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş
Deli kıza cilve yap demişler, oda gitmiş osurmuş
Deliden al uslu haberi
Delikli taş (boncuk) yerde kalmaz
Delilsiz cennete bile girilmez
Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış
Deliye hergün bayram
Deliye taş atma, başını yarar
Demir nemden, insan gamdan çürür (duvarı nem, insanı gam yıkar)
Demir tavında dövülür
Demir yumuşamaz, deli uslanmaz
Demircinin canı demirden berk gerek
Denenmişi denemek ahmaklıktır
Deniz bal olmuş, fukara kaşık bulamamış
Deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz
Deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız
Deniz kenarında dalga eksik olmaz
Denizdeki balığın pazarlığı olmaz
Denize düşen yılana sarılır
Densiz, deveye binmiş de ''Ben Allah'ı gördüm.'' demiş
Derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen
Derdini söylemeyen derman bulamaz
Derede tarla sel için, tepede harman yel için
Dereyi görmeden paçayı sıvama
Derin su yavaş akar
Dert ağlatır, aşk söyletir
Dert çekene göredir
Dert gezmiş, derman beraber gezmiş
Dert gider ama yeri boş kalmaz
Dertsiz baş (kul) olmaz
Dertsiz baş mezara taş
Dertsiz baş terkide gerek
Dervişin fikri neyse, zikride o olur
Deryanın suyu, hanımın huyu
Destursuz bağa girilmez (gireni sopa ile kovarlar)
Deve bir akçeye, deve bin akçeye
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş
Deve büyüktür amma beşini bir eşek yeder
Deve, deve yerine çöker
Deve Kabe'ye gitmekle hacı olmaz
Deve kırk yılda intikam almış; ''Amma da çabuk oldu,'' demiş
Deve taze yaprak yemek isterse boynunu uzatır
Deveci ile dostluk eden kapısını büyük açmalıdır
Deveden büyük fil var
Devenin derisi eşeğe yük olur
Deveye bindikten sonra çalı arkasına gizlenilmez
Deveye ''Boynun neden eğri?'' diye sormuşlar; ''Nerem doğru ki!'' demiş
Deveye burç gerek olursa boynunu uzatır
Deveye cilve yap demişler, götüyle dağları devirmiş (yedi çadır devirmiş)
Deveye ''İnişi mi seversin, yokuşu mu?'' demişler, ''Düz yere mi (Düze kıran mı) girdi?'' demiş
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur
Devlet adama ayağıyla gelmez
Devlet malı balık kılçığıdır, yutulmaz
Devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen
Devletin (devlet) malı deniz, yemeyen domuz (keriz)
Devletli, gözü perdeli olur
Devletli ile deli bildiğini işler
Devletli (zengin) yanını kaşısa, yoksul para verecek sanır
Devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç
Diken battığı yerden çıkar
Dil dile değmeden dil öğrenilmez
Dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur
Dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister ya bayramda
Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim
Dilsizin dilinden anası anlar
Doğru söyleyeni (konuşanı) dokuz köyden kovarlar
Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek
Doğru söyleyenin tepesi delik olur
Doğru söze ne denir!
Doğruluk minarede kalmış, onun da içi eğri
Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz
Donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer
Dört atanın dördü de hak
Dost kara günde belli olur
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya
Düğünde Fatmacığı kim bilir (Fatmacığın adı mı okunur)?
Dünyayı su bassa ördeğe vız gelir
Düşmanın karınca ise de hor bakma
Düt demeye dudak gerek
Duvarın kulağı var gözünü de unutma
Edebi edepsizden öğren
Eden bulur, inleyen ölür
Ekmeden biçilmez
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver
El el ile, değirmen yel ile
El elden kalmaz, dil dilden kalmaz
El elden üstündür
El eli yıkar, iki elde yüzü
El elin nesine, gülerek gider yasına
El için ağlayan iki gözden, yâr için dövünen dizinden olur
El(in) yumruğu(nu) yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanırmış (zannedermiş)
El kesesinden sultanım, develer olsun kurbanım
El üstünde gömlek eskimez
Elde bulunan beyde bulunmaz
Eldeki yara, yarasıza duvar deliği gibidir
Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
Elden (yabancıdan) vefa, zehirden şifa olur mu?
Elden yiyen börkmüş, keseden yiyen çökmüş
Elin ağzı torba değil ki büzesin
Elti eltiden kaçar, görümceler bayrak açar
Erdemin başı dili
Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer
Erkek arslan dişisinden kuvvet alır
Erkek aslan aslan da, dişi aslan aslan değil mi?
Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış
Eşeğe ''marifetini göster'' demişler, yıkılıp ağnamış
Eşeğe semer yük değil
Eşeği düğüne çağırmışlar, ''ya odun eksik, ya su'' demiş
Eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin
Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun, kimi kısa der
Eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez
Esrik devenin çulu eğri olur
Etin çiği et getirir, ekmeğin çiği dert getirir
Etle deri, yemekle diri
Evdeki hesap çarşıya uymaz
Evden bir ölü çıkacak demişler, herkes hizmetçinin yüzüne bakmış
Evi ev eden avrat, yurdu şen eden devlet
Evladın var mı, derdin var
Evlenenle ev alana (yapana) Allah yardım eder
Evli evinde, köylü köyünde gerek
Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp
Fare, çıktığı deliği bilir
Fare deliğine sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış
Fırsat eldeyken sürün devranı
Garibe bir selam bin altın değer
Gavurun tembeli keşiş, Müslüman'ın tembeli derviş olur
Geciken adalet, adalet değildir
Geçme namert köprüsünden, koparsın su seni
Geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler
Gel demek kolay, git demek güçtür
Gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
Gelene gidene rahmet okutur (gelen gideni aratır)
Gelene git denilmez
Gelin bindi deveye gör kısmeti nereye
Geline ''Oyna.'' demişler, ''Yerim dar.'' demiş
Gelini ata bindirmişler, ''Ya nasip!'' demiş
Gemi batınca içindeki herkes batar
Geniş gününde dar gezen, dar gününde geniş gezer
Gezen ayağa taş değer
Gideceğin Antep, yiyeceğin pekmez
Giden gelse dedem gelirdi
Gidene ağam, gelene paşam
Gidilmeyen yer senin değildir (olmaz)
Gidip de gelmemek, gelip de görmemek (bulmamak) var
Gizlide gebe kalan, aşikârede doğurur
Göğe direk, denize kapak olmaz
Gök gürlemeden yağmur yağmaz
Gökyüzünde düğün var deseler, kadınlar merdiven kurmaya kalkar
Göl yerinden su eksik olmaz
Gölgesinde oturulacak ağacın dalı kesilmez
Gön yufka yerinden delinir (ip inceldiği yerden kopar)
Gönül verme evliye, eve gider unutur
Gönülden gönüle (kalpten kalbe) yol vardır (kalp kalbe karşıdır)
Gördün deli, savul geri
Görmemiş görmüş, gülmeden (güle güle) ölmüş
Göz, mideden büyüktür
Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur
Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz
Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz
Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz
Gabbe içerden olunca, kapı tırkaz tutmaz
Hacı hacıyı Mekke'de, derviş dervişi tekkede bulur
Hak deyince akan sular durur
Hak gelince, batıl gider
Hak yerde kalmaz
Hamala semeri yük değildir (olmaz)
Harman dövmek keçinin işi değil
Harman sonu dervişlerindir
Hasta olmayan, sağlığın kadrini (değerini) bilmez
Haydan gelen Huya gider
Hayvan yularından, insan sözünden (ikrarından) tutulur
Hekimden sorma, çekenden sor
Hekimsiz, hakimsiz yerde oturma
Hem kız, hem baldırı düz, hemde ucuz olur mu?
Her ağaç kökünden kurur (çürür)
Her başın bir derdi var, değirmencininki su
Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan
Her gönülde bir aslan yatar
Her horoz kendi çöplüğünde öter
Her şeyin bir vakti var, horoz bile vaktinde öter
Her yerde okka dört yüz dirhem
Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar
Herkes evinde ağadır
Herkes ne ederse kendine eder
Herkesin delisi evinde, derdi karnında
Herkesin geçtiği köprüden sen de geç
Hırsız evden olursa kapı kilit istemez
Hırsıza beyler de borçlu
Hızlı koşan (giden) atın boku seyrek düşer (olur)
Hocanın (imamın) dediğini yap (söylediğini dinle), arkasından gitme (yaptığını yapma)
Hocanın (öğretmenin) vurduğu yerde gül biter
Horozu çok olan köyde sabah geç olur
Irmaktan geçerken at değiştirilmez
Isıtma ''ben tuttuğumu kırk yıl sonra tanırım'' demiş
İğne atsan yere düşmez (deyim)
İki deliye bir uslu koymuşlar
İki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış
İki kere iki dört eder
İki kişi başında fes yok derse başını yokla
İki kişi dinden olursa bir kişi candan olur
İmam evinden aş, ölü gözünden yaş çıkmaz
İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde
İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş
İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur
İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var?
İnsanın vatanı doğduğu yer değil, doyduğu yerdir
İp inceldiği yerden kopar
İp kırıldığı (koptuğu) yerden ulanır (bağlanır)
İşkilli büzük (tavuk) dingilder
İslamın şartı beş, altıncısı insaf demişler
İşleyen demir ışıldar (pas tutmaz)
İştah, dişin dibindedir
İt derisinden post olmaz
İt ite buyurur, it de kuyruğuna
İt kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış
İtin gönlüne kalsa günde bir leş yer
İven (acele eden) kız ere varmaz, varsa da baht bulmaz
İyi dost kara günde belli olur
İyi evlat babayı vezir, kötüsü rezil eder
İyiliğe ''nereye gidiyorsun?'' demişler, ''kötülüğe'' demiş
İyilik eden iyilik bulur
İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir
İyilik yazıda (yerde) kalmaz
Kabahat ölende mi, öldürende mi?
Kader olmayınca kadir bilinmez
Kadın kocasını isterse vezir, isterse rezil eder
Kalbin yolu mideden geçer
Kan kus, ''Kızılcık şerbeti içtim.'' de
Kanaat gibi devlet olmaz
Kaptanın hüneri dalgalı denizde belli olur
Kar kuytuda, para pintide eğleşir
Kar susuzluk kandırmaz (gidermez)
Kar, zararın kardeşidir (ortağıdır)
Karaya sabun, deliğe öğüt neylesin
Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş
Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış
Kardeş kardeşin etini yer, kemiğini bir araya koyar
Kardeş kardeşin (hısım hısımın) ne öldüğünü ister, ne onduğunu
Karga, kekliği taklit edeyim demiş; kendi yürüyüşünü şaşırmış
Karga yavrusuna bakmış, "benim ak pak evladım" demiş (kuzguna yavrusu anka görünür)
Karnı tok it gölgede yatar
Karpuz kabuğunu görmeden denize girme
Karpuz kökeninde büyür
Kartala bir ok değmiş, oda kendi yeleğinden
Katıra "baban kim?" demişler, "dayım attır" demiş
Kavak, yaprağını tepeden dökerse kış çok olur
Kaya uçmazsa dere dolmaz
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
Kaza geliyorum demez
Kazan kazana kara demiş
Kazan taşarsa kepçenin değeri olmaz
Keçi geberse de kuyruğunu indirmez
Keçi (koyun) can derdinde kasap yağ (et) derdinde
Keçide de sakal var
Keçinin uyuzu, pınarın gözünden su içer
Kedi kıçını görmüş, ''Yaram var!'' demiş
Kedi uzanamadığı (yetişemediği) ciğere pis (mındar) der
Kedinin gideceği samanlığa kadar
Kediye ''Bokun şifa'' demişler, tutmuş üstünü örtmüş
Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
Kele, köseden yardım gelmez
Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
Kıbleden geldi kışımız, Allah'a kaldı işimiz
Kimse ayranım (yoğurdum) ekşi demez
Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz
Kimseden kimseye hayır yok (gelmez)
Kimsenin ahı kimsede kalmaz
Kırk serçeden bir kaz iyi
Kırlangıcın zararını biberciden sor
Kişi arkadaşından (refikinden) azar
Kişinin kendine ettiğini başka hiç kimse edemez
Kısmet ise gelir Hint'ten, Yemen'den; kısmet değilse ne gelir elden
Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar
Koça boynuzu yük değil
Komşuda pişer, bizede düşer
Köpeksiz köy bulmuş, değneksiz gezer
Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler
Körden gözlü, topaldan ayaklı, deliden deli
Köre ''Şimdi gece.'' demişler, ''Ne zaman gündüzdü?'' demiş
Kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden
Korkak bezirgan (tüccar) ne kâr eder ne ziyan
Körler memleketinde şaşılar padişah olur
Köşe taşı köşede yakışır
Köseyle alay edenin top sakalı kara gerek
Kötü komşu insanı (adamı) hacet (mal) sahibi eder
Kötürümden aksak, hiç yoktan ahmak yeğdir
Köy yanar, deli taranır (deli kız taranır)
Köyden köye it ürümez
Köylü, ''Misafir kabul etmeyiz.'' demez, ''Konacak konak yoktur.'' der
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdulrahman Çelebi derler
Küheylan at, çul içinde de bellidir
Külhancının beyliği hamamcılık demişler
Küpe küp deyince küp adama düp (ayı) der
Kurcalama sivilceyi çıban edersin
Kurda konuk giden, köpeğini yanında götürür
Kurda, "neden boynun (ensen) kalın?" demişler; "işimi kendim görürüm de ondan" demiş
Kürkü orak vaktinde, orağı kürk vaktinde
Kurt tüğünü (köyünü) değiştirir, huyunu değiştirmez
Lafla pilav pişerse deniz kadar yağı benden
Leyleği kuştan mı sayarsın, yazın gelir, kışın gider
Lokma çiğnenmeden yutulmaz
Kardeşim olsun da kanlım olsun
Malım seni vereyimde mi kötü olayım, vermeyeyimde mi kötü olayım?
Mart ayı, dert ayı
Mart çıkmadıkça dert çıkmaz
Martta sürmez, eylülde ekmezsen sabanı bırak
Mazlumun ahı, indirir şahı (yerde kalmaz)
Meramın elinden bir şey kurtulmaz
Mescide gerek olan meyhaneye haramdır
Meyhaneciden şahit istemişler bozacıyı göstermiş
Minare de doğru, ama içi eğri
Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır
Miras helal, hele al demişler
Mirasa "nereye gidiyorsun?" demişler "esip yağmaya, sürüp savurmaya" demiş
Misafir misafiri istemez, ev sahibi ikisini de
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer
Mısıra ''Yağmur geliyor.'' demişler, ''Çapan birlik mi?'' demiş
Misk yerini belli eder
Müflis tüccar eski defterlerini karıştırır
Mühür kimde ise Süleyman odur
Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli
Nerde birlik, orda dirlik
Nerde çokluk, orda bokluk
Nerde hareket, orda bereket
Ocak içinden tutuşur
Oduncunun gözü onçada, dilencinin gözü çömçede
Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası
Oğlan olsun deli olsun, ekmek olsun kuru olsun
Oğlanın şaşkını, babasının zenginliğini metheder
Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin
Olacak oğlan gelişinden belli olur
Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar
Olmayacak duaya amin denilmez
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz
On beşindeki kız, ya erde gerek ya yerde
Onmadık hacıyı deve üstünde yılan sokar
Ortaklık öküzden, başka buzağı yeğdir
Osmanlı'nın ayağı üzengide gerek
Osmanlı'nın ekmeği dizindedir
Ot kökü üstünde biter
Oynamasını bilmeyen gelin (kız) "yerim dar" demiş; yerini genişletmişler (bollaştırmışlar); "yerim dar" demiş
Oynayamayan gelin; "Yerim dar." der
Öfkede (öfkeli insanda) akıl olmaz
Öğüt, bir hazine kadar değerli olduğu halde bedava verilir
Öksüzün karnına vurmuşlar ''Vay arkam!'' demiş
Ölmüş aslana tavşanlar bile hücum eder
Ölümden öte köy yoktur
Para dediğin el kiri
Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz (bilinmez)
Para isteme benden, buz gibi soğurum senden
Param seni vereyim de mi düşman olayım, vermeyeyim de mi düşman olayım? Vermeyeyim de düşman olayım
Parayı araya değil, paraya vermeli
Parayı zaptetmek deliyi zaptetmekten zordur
Pek yaş olma, sıkılırsın; pek de kuru olma, kırılırsın
Pilav yiyen, kaşığını yanında (belinde) taşır
Rakip ölsün de ne yüzden ölürse ölsün
Ramazan bereketli aydır ama duvardan giden kılıca sor (demişler)
Rençber kırk yılda, tüccar kırk günde
Rüzgarlı günde pamuk atılmaz
Sabah sürçen, geceye dek sürçer
Sabahın kızıllığı akşamı kış eder, akşamın kızıllığı sabahı güz eder
Sabır acıdır, (acı ise de) meyvesi tatlıdır
Sabreden derviş, muradına ermiş
Sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana
Sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın?
Samur kürkde olsa kabahatli kimse üzerine almaz
Sana vereyim bir öğüt: Kendi ununu elinle öğüt (benden sana bir öğüt: ununu elinle öğüt)
Sarhoştan deli bile korkar
Sarı öküzün yanında duran; ya huyundan ya tüyünden kapar
Sarımsak da acı amma evde lazım bir dişi
Sel gider kum kalır (kişi ettiğini bulur)
Sel ile gelen yel ile gider
Selden gelen suya gider
Sen ağa ben ağa, bu ineği (öküzü) kim sağa (sen dede ben dede, bu atı kim tımar ede)
Sen bilirsin deyince (deyirmende) kavga olmaz
Sen işten korkma, iş senden korksun
Sen olursan bensiz, ben de olurum sensiz
Senden çıkmış bir kaza, kime gidersin imdada
Senden zengin ile ortak olma
Serçeden (kuştan) korkan darı ekmez
Seyrek giden doğan, sık giden soğan
Sıçan (fare) çıktığı deliği bilir
Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne
Sinek küçüktür ama mide bulandırır
Sitte-i Sevir, her saati bir devir
Soğuk, ''kırk kat keçe, ben ondan geçe; bir kat deri, ben ondan geri'' demiş
Sokma akıl, sekiz adım gider
Sonradan gelen devlet, devlet değildir
Sonradan görme kuldan, buluttan çıkma günden korkulur
Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir
Sormak ayıp değil, sormamak (bilmemek) ayıp
Söyleyenden dinleyen arif gerek
Söz dediğin yaş deridir, nereye çekersen oraya gider
Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir
Sür git dememişler, gör geç demişler
Sürüden ayrılanı (ayrılan kuzuyu, koyunu) kurt kapar
Sütlüyü sürüden çıkarmazlar
Şahin ile deve avlanmaz
Şahin küçük et yer, deve büyük ot yer
Şap ile şeker bir değil
Şaşkın ördek başını bırakır, kıçından dalar
Şık şık (çık çık) eden nalçadır, iş bitiren akçadır
Şüphe, insanı rahat koymaz; ama çok tehlikeden korur
Şahin avını nerede olsa alır
Tabak sevdiği deriyi yerden yere çarpar
Tarlayı tapu zapt etmez, saban zapt eder
Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden
Taş düştüğü yerde ağırdır (kalır) (taş yerinde ağırdır)
Tas yere düşmeden çınlamaz
Taşıma (dökme) su ile değirmen dönmez
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur
Tembele ''Kapını ört.'' demişler, ''Yel eser örter.'' demiş
Temel taşı temelde, köşe taşı köşede gerek
Tencere dibin kara, seninki benden kara
Terziye ''Dinlen.'' demişler, ayağa kalkmış
Terziye ''Göç.'' demişler, ''İğnem başımda.'' demiş
Teşbihte (temsilde) hata olmaz
Testiyi kıran da bir, suyu getiren de
Tilki 'Benim için demem; ama üzümsüz bağın kökü kurusun.' demiş
Tilki erişemediği üzüme, ''Hevengim olsun.'' demiş
Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider
Tilkiye ''Tavuk kebabı yer misin?'' demişler, ''Adamın güleceğini getiriyorsunuz.'' demiş
Tok, açın halinden bilmez (ne bilir, anlamaz) (Var ne bilsin yok halinden)
Top barutu beylikten olunca güllesi Bağdat'a gider
Türk'ün aklı gözünde
Tutulmayan hırsız beyden büyüktür
Tutulmayan uğru, beyden doğru
Ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur
Utanma pazar, dostluğu (mideyi) bozar
Uyku ölümün kardeşidir
Üveye etme, özünde bulursun; geline etme, kızında bulursun
Üzümü (üzümünü) ye (de), bağını sorma
Var ne bilsin yok halinden
Vardı bağım malım, gelirdi kardeşlerim; tükendi yağım balım, gelmiyor kardeşlerim
Varsa hünerin, var her yerde yerin; yoksa hünerin, var her yerde yerin!
Ver elindeki sapı, git dolan kapı kapı
Ver yiğidi yiğide, Mevla rızkın yetire
Veren el, alan elden üstündür
Vur dedik, öldürdü
Yağ (yal) yiyen köpek tüyünden belli olur
Yağlı dilimin yoksa, yağlı dilin de mi yok!
Yağmur yağsa kış değil mi? Kişi halini bilse hoş değil mi?
Yalan parayla değil ya (alınmaz)
Yapı taşı, yapıdan (yerde) kalmaz
Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder
Yatsının faziletini güveyden sormalı
Yeğniği yel alır, ağır yerinde kalır
Yel gelen deliği kapamalı
Yemeyenin malını yerler (üstünede bir bardak su içerler)
Yengece 'Niçin yan yan gidersin?' demişler; 'Serde kabadayılık var.' demiş
Yerdeki yüze basılmaz (kimse basmaz)
Yerinden oynayan yetmiş kazaya uğrar, en küçüğü ölüm
Yiğidin sözü, demirin kertiği
Yiğidin yiğide ekmeği ödünç, kötüye sadaka
Yiğit başından devlet ırak değildir
Yiğit yiğide at bağışlar
Yılan kendi eğriliğine bakmaz da ''Devenin boynu eğri.'' der
Yılan ne kadar eğri gitse deliğine doğru girer
Yılanın sevmediği ot, deliğinin ağzında biter
Yırtılan deli Ahmet'in yakası
Yol yürümekle, borç ödemekle tükenir
Yola giden yorulmaz
Yoldan (yol ile) giden yorulmaz
Yörüğün göçü gide gide düzelir
Yularsız deve yedilmez
Yürük ata kamçı değmez
Yuyucunun hakkı eline geçsin de ölü ister cennete gitsin ister cehenneme
Yüz yüzden utanır
Yüzü güzel olanı değil huyu güzel olanı sev
Zararın neresinden dönülse (dönersen - dönsen) kardır
Zemheride kar yağmasından, kan yağması iyidir
Zemheride sür de çalı ile sür
Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır
Zemheriden sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez
Zengin adam, elindeki kendine yeten adamdır
Zengin giyerse "sağlıcakla", fakir giyerse "nereden buldun ki!" derler
Züğürtlük zadeliği bozar

Deyimler Sözlüğünde De


aba altından değnek göstermek
abdestinde namazında olmak
abdestinden şüphesi olmamak
abdestsiz yere basmamak
âdet yerini bulsun diye
adımını denk atmak
ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz
ağız değiştirmek
ağzı açık ayran delisi
ahını yerde koymamak
aklı götünde
aklı sikinde
akordeon olmak
alâkaya çay demlemek
aman zaman dedirtmemek
baba baba değil iskele babası
babaları üstünde olmak
babası üstünde olmak
badem gibi
bal dök de yala
balık etinde
başına dert açmak
başına devlet kuşu konmak
başına vur elinden ekmeğini al
benden sonra tufan
benim adım Hıdır elimden gelen budur
bileğinde altın bileziği olmak
bin dereden su getirmek
bir ayak üstünde bin yalan söylemek
bir dudağı yerde bir dudağı gökte
Bulgurlu’ya gelin mi gidecek?
büyümüş de küçülmüş
Cafer ağanın abdest suyu
can derdine düşmek
cebi delik
cebinde akrep olmak
cebinden çıkarmak
cendereye koymak
çabalama kaptan ben gidemem
çekirdekten yetişmek
çileden çıkmak
çizmeden yukarı çıkmak
çoban kulübesinde padişah düşü görmek
çoban kulübesinde padişah rüyası görmek
dağları devirmek
dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı
dediği dedik, çaldığı düdük
dediğinden çıkmak
defi bela kabilinden
defter açmak
defterden silmek
defteri dürülmek
defterini dürmek
değirmen taşının altından diri çıkar
değirmene gelen nöbet bekler
değirmenin suyu nereden geliyor?
dehşete kapılmak
dekbaz
deli bayrağı açmak
deli danalar gibi dönenmek
deli danalar gibi dönmek
deli divane olmak
deli etmek
deli kızın çeyizi gibi
deli olmak işten değil
deli pösteki sayar gibi
deli Raziye
deliğe girmek
delik deşik aramak
delinin eline değnek vermek
deliye dönmek
deliye her gün bayram
dem çekmek
dem sürmek
demediğini bırakmamak
demem o deme değil
demeye kalmamak
demir almak
demir atmak
demir gibi olmak
demir leblebi
denizi geçip çayda boğulmak
derdini dökmek
derdini Marko Paşa’ya anlat
dereden tepeden konuşmak
dereyi görmeden paçaları sıvamak
derinlere dalmak
derisi kemiklerine yapışmak
derisini yüzmek
destan gibi
deve kuşu gibi başını yere gömmek
devede kulak
deveyi hamuduyla yutmak
deveyi havutuyla yutmak
devlet kuşu
devreye girmek
deyip de geçmek
deyip de geçmemek
dilinde tüy bitmek
Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
dokuz köyden kovulmuş
doyumluk değil tadımlık
dört yanı deniz kesilmek
dumanı üstünde
durup dinlenmeden
düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü
düğün dernek, hep bir örnek
edepsizliği gündeliğe takılmak
efendizadem
ekmeği dizinde
ekmek elden su gölden
el üstünde gezmek
eski köye yeni âdet getirmek
etek belde
evlerden ırak
eyere de gelir semere de
ez ez de suyunu iç
falcı değilim ya
fare l'avvocato del diavolo
feleğin çemberinden geçmek
feleğin çemberinden geçmiş
gece gündüz dememek
geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye
gık dememek
giderayak
girecek delik aramak
girye bana hande sana
gök demir, yer bakır
gölgede bırakmak
gölgede kalmak
gölgesinden korkmak
gömleğinden geçirmek
gömlek değiştirir gibi değiştirmek
gönlünde yatmak
gönülden çıkarmak
gönülden ırak olmak
göz önünde tutmak
gözden düşmek
gözden gönülden çıkarmak
gözden ırak tutmak
gözden kaybetmek
gözlerinde şimşekler çakmak
gözü yükseklerde olmak
gözünün önünden geçmek
güvendiği dal elinde kalmak
haddeden geçmek
hak deliği
Halep yolunda deve izi aramak
haline bakmaz Hasan Dağı’na oduna gider
her telden çalmak
herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine
ılıca ördeği
iâde-i îtibâr
iç güveysinden hallice
içinde parmağı olmak
iğneden ipliğe
iki arada bir derede
iki dirhem bir çekirdek
ikindiden sonra dükkan açmak
ipleri birinin elinde olmak
işin içinde iş var
işinde yükselmek
iyiye iyi, kötüye kötü demek
izinden gitmek
izinden yürümek
kaç para eder
kaçacak delik aramak
kadere razı olmak
kafası yerinde olmamak
kağıt üzerinde kalması
kaleyi içinden fethetmek
kan ter içinde kalmak
kapanın elinde kalmak
Karadeniz’de gemilerin mi battı?
karga bokunu yemeden
kaşının altında gözün var dememek
köpeğe hoşt, kediye pişt dememek
köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek
körler mahallesinde ayna satmak
leb demeden leblebiyi anlamak
lokman hekimin ye dediği
mahkemede dayısı olmak
maksadı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek
midesi yanmak
mideye oturmak
nal deyip mıh dememek
ne oldum delisi olmak
nereden esti
nideceğim
oh demek
olmayacak duaya amin demek
on ikiden vurmak
ölüm döşeğinde
önde gelmek
öp de başına koy
öpücük göndermek
ördek avlamak
paraya para dememek
parayı denize atmak
pay edene pay kalmamak
perde arkası
pes demek
peşinden koşmak
peşinden sürüklemek
post elden gitmek
postu deldirmek
rafta kurabiye var ama size göre değil
rotayı değiştirmek
rüzgar gelecek delikleri tıkamak
sadede gelmek
sağlam ayakkabı değil
sel önünden kütük kapmak
sen giderken ben geliyordum
senden gelecek çıraya puf
sevincinden ağzı kulaklarına varmak
söyleye söyleye dilimde tüy bitti
su içinde
sürüden ayrılmak
taş taş üstünde bırakmamak
tavşana kaç, tazıya tut demek
tavuğuna kışt demek
teessüf ederim
tepeden bakmak
tepesinde havan dövmek
tepesinden kaynar sular dökülmek
testi kırılsa da kulpu elinde kalır
tut kelin perçeminden
tütünü tepesinden çıkmak
uyku gözünden akmak
ücüğünden cücüğüne
üst perdeden başlamak
üst perdeden konuşmak
üstünde durmak
üstünden atmak
üzerinden atmak
üzüm yemek değil bekçi dövmek
vadesi gelmek
vardığın yer körse sen de gözünü kapa
varlık içinde yaşamak
vık dedirtmemek
vur deyince öldürmek
vurduğu yerden ses getirmek
ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli
ya deve ya deveci
ya devlet başa ya kuzgun leşe
yedeğe almak
yediden yetmişe
yediği önünde yemediği ardında
yediği önünde, yemediği ardında
yeme de yanında yat
yemeden içmeden
yemeden içmeden kesilmek
yenilir yutulur gibi değil
yer demir, gök bakır
yerden alıp gökte yemek
yerinde duramamak
yerinde saymak
yerinde su çıkmadı ya!
yok devenin başı
yok devenin nalı
yuları birinin elinde olmak
yükseklerde dolaşmak
yükseklerde uçmak
yürekte var elde yok
yüzünden kan damlamak
180 derece dönmek
Abdestbozan Otu
Abdestini Vermek
Acı Badem Kurabiyesi
Açık Deniz
Açık Devre
Ad Gövdesi
Adam Değilim
Adam Sen De!
Adamlık Sende Kalsın
Adezyon Kuvveti
Adî Defter
Ağa Borç Eder, Uşak Harç
Ağız Değişikliği
Ağızdan Burun Yakın, Kardeşten Karın Yakın
Ağlar Gözden, Sahte Sözden Kendini Sakın
Ağzı Burnu Yerinde
Ağzı Torba Değil Ki Büzesin
Ah Yerde Kalmaz
Ahenk Kaidesi
Ahı Yerde Kalmamak
Ahret Kardeşi
Aile Saadeti
Ak Demir
Ak Madde
Akdeniz Humması
Akdeniz Mavisi
Akıl Defteri
Akıllı Köprü Arayıncaya Dek Deli Suyu Geçer
Akım Derken Bokum Demek
Akidesi Bozuk
Aklı Başka Yerde Olmak
Aklı Bir Yerde Olmak
Aklının Köşesinden Geçmemek
Al Benden De O Kadar
Alçacık Dağları Ben Yarattım Demek
Aleyhinde (Veya Aleyhine) Söylemek (Veya Bulunmak)
Aleyhinde Olmak
Allah Bana, Ben De Sana
Allah Beterinden Saklasın (Veya Esirgesin)
Allah Derim
Allah Dokuzda Verdiğini Sekizde Almaz
Allah Dört Gözden Ayırmasın
Allah Gecinden Versin
Allah Kısmet Ederse
Allah Senden Razı Olsun
Allah Sevdiğine Dert Verir
Allah Vere De
Allah Verince Kimin Oğlu, Kimin Kızı Demez
Allah Yarattı Dememek
Allah Yürü Ya Kulum Demiş
Allah Ziyade Etsin
Alt Deri
Aman Dedirtmek (Veya Amana Getirmek)
Aman Derim!
Amcamla Dayım, Hepsinden Aldım Payım
Ana Cadde
Ana Defter
Ana Deniz
Ana Deniz Bilimi
Anası Yerinde
Anlam Değişmesi
Ant Kardeşi
Ar Ve Hayâ Perdesi Yırtılmak
Ar Yılı Değil, Kar Yılı
Ara Deniz
Ara Yerde
Arabistan Defnesi
Arası Geçmeden
Arkadaş Değil, Arka Taşı
Art Elden
Artık Değer
Arz Derecesi
Ateş Demekle Ağız Yanmaz
Ateşle Barut Bir Yerde Durmaz
Atma Recep, Din Kardeşiyiz
Avdet Etmek
Ayağı Yerden Kesilmek
Ayağını Denk Almak
Ayağını Denk Basmak
Ayağının Bastığı Yerde Ot Bitmez
Ayağının Tozunu Silmeden
Ayak Değiştirmek
Ayakları Yere Değmemek
Ayaklarını Yerden Kesmek
Aygır Deposu
Ayı Görmeden Bayram Etme
Ayran Delisi
Azrail'in Elinden Kurtulmak
Baba Değil, Tırabzan Babası
Badem Bıyık
Badem Gözlü
Badem Kürk
Badem Parmak
Badem Yağı
Bağ Babadan, Zeytin Dededen Kalmalı
Bağıl Değer
Bağırsaklarını Deşerim
Bağrını Delmek
Bakkal Defteri
Bana Da ... Demesinler
Bana Mısın Dememek
Banka Defteri
Bastığı Yerde Ot Bitmez
Baş Edebilmek
Başı Derde Girmek
Başı Devletli
Başı Göğe Ermek (Veya Değmek)
Başı Taşa Değmek
Başı Yerde
Başını Derde Sokmak
Başının Derdine Düşmek
Battı Balık Yan Gider
Bedel Tutmak
Bedel Vermek
Beden Cezası
Beden Terbiyesi
Bektaşî Dedesi
Bel Kündesi
Belinden Gelmek
Belki De
Benden Günah Gitti
Bendeniz Cennet Kuşu
Benzinde Kan Kalmamak
Bey Kardeş
Beyaz Perde
Beyhude Yere
Beyninden Vurulmuşa Dönmek
Bilader Ağacı
Bile Bile Lâdes
Bilimsel Deneycilik
Bin Bilsen De Bir Bilene Danış
Bin Derde Deva
Binde Bir
Binin Yarısı Beş Yüz (O Da Bizde Yok)
Bir Ben, Bir De Allah Bilir
Bir De
Bir Dediği Bir Dediğini Tutmamak
Bir Defada
Bir Defalık
Bir Derece
Bir Dereceye Kadar
Bir Deri Bir Kemik (Kalmak)
Bir Elden
Bir Günden Bir Güne
Bir Hamlede
Bir Kalemde
Bir Karıyla Bir Koca, Dırdır Eder Her Gece
Bir Mum Al Da Derdine Yan
Birleşme Değeri
Bismillah Demek
Bize De Mi Lolo?
Bizim Gelin Bizden Kaçar, Tutar Ellere Başını Açar
Boğaz Derdi
Bol Keseden
Borç Yiyen Kesesinden Yer
Borçluluk Dengesi
Borsa Değeri
Boz Madde
Böyle Gelmiş Böyle Gider
Bu Cümleden
Bu Kabilden
Bu Yüzden
Budak Deliği
Bugünden Tezi Yok
Bugünkü Günde
Buğdayım Var Deme Ambara Girmeyince, Oğlum Var Deme Yoksulluğa Ermeyince
Bulaşık Deniz
Burjuva Edebiyatı
Burun Deliği
Burun Perdesi
Bülbülü Altın Kafese Koymuşlar, "ah Vatanım" Demiş
Büyük Abdesti Gelmek
Büyük Başın Derdi Büyük Olur
Büyük Defter
Caddeyi Tutmak
Can Cümleden Aziz
Can Derdinde Olmak
Canı Cebinde
Canına Değmek
Canına Tak Demek (Veya Etmek)
Canını Cehenneme Göndermek (Veya Yollamak)
Canının Derdine Düşmek
Canlı Model
Cansız Hedef
Ce Demeye Mi Geldin?
Cebirsel Deyim
Cendereye Sokmak
Cepheden Cepheye Koşmak
Cepheden Hücuma Geçmek
Cırcır Delgi
Dağ (Veya Dağları) Devirmek
Dağda Bağın Var, Yüreğinde Dağın Var
Dâhilî Deniz
Dama Demek
Dedi Mi
Dediği Dedik
Dediğim Dedikçi
Dediğine Gelmek
Dedikodu Etmek (Veya Yapmak)
Dedikodu Kumkuması
Defibelâ Kabilinden
Defigam Etmek
Defihacet Etmek
Deforme Olmak
Defter Emini
Defter Tutmak
Defterinde Olmamak
Değer Artırma
Değer Biçmek
Değer Düşürme
Değer Düşürümü
Değer Kuramı
Değer Yargısı
Değerli Kâğıt
Değil Mi Ki
Değirmen Taşı
Değirmendere Fındığı
Değirmi Sakal
Değiş Etmek
Değişen Yıldız
Değişiklik Teklifi
Değişim Yönetimi
Değişmez Maliyet
Değme Gitsin
Değme Keyfine
Değnek Gibi
Dehşet Saçmak
Dehşete Düşürmek
Dehşete Kapılmak (Veya Düşmek)
Dejenere Etmek
Dejenere Olmak
Deke Düşmek
Dekolte Konuşmak
Delâlet Etmek
Delep Delep
Deli Alacası
Deli Balta
Deli Bozuk
Deli Bozukluk
Deli Dana Hastalığı
Deli Divane
Deli Fişek
Deli Fişeklik
Deli Gibi
Deli Güllâbicisi
Deli Irmak
Deli Olmak
Deli Orman
Deli Otu
Deli Raziye Gibi
Deli Saçması
Delice Bakla
Delice Doğan
Deliğe Tıkmak
Delik Büyük, Yama Küçük
Delik Deşik Etmek
Delik Deşik Olmak
Delik Eğirmek
Delikli Boncuk (Veya Taş) Yerde Kalmaz
Deliksiz Uyku
Deliliğe Vurmak
Deliliği Tutmak
Delişmenlik Etmek
Delta Kası
Dem Dökmek
Dem Tutmak
Demagoji Yapmak
Demeç Vermek
Demek Olmak
Demir Ağacı
Demir Bilek
Demir Boku
Demir Dikeni
Demir Gibi
Demir Hat
Demir Kapı
Demir Kırı
Demir Pası
Demir Perde
Demir Resmi
Demir Taramak
Demir Tavında Dövülür
Demir Yeri
Demir Yolcu
Demir Yolculuk
Demirbaştan Düşmek
Demirci Mengenesi
Demire Vurmak
Demirli Beton
Demode Olmak
Denek Taşı
Deneme Hayvanı
Deneme Tahtası
Deneme Yayını
Denetim Kurulu
Denetleme Kurulu
Denetleme Yapmak
Deney Kabı
Deneyim Kazanmak
Denge Kalası
Denge Taşı
Dengeli Kılmak
Dengesi Bozulmak
Dengi Dengine
Dengiyle Karşılamak
Deniz Akıntısı
Deniz Ataşesi
Deniz Aynası
Deniz Basması
Deniz Bilimci
Deniz Bilimi
Deniz Bindirmek
Deniz Buzu
Deniz Depremi
Deniz Durmak (Veya Düşmek)
Deniz Geçişi
Deniz Hamamı
Deniz Haritası
Deniz Hırsızı
Deniz Kazı
Deniz Kırlangıcı
Deniz Kurdu
Deniz Marulu
Deniz Mavisi
Deniz Menekşesi
Deniz Mili
Deniz Otobüsü
Deniz Rezenesi
Deniz Sarmaşığı
Deniz Tavşancılı
Deniz Tutmak
Deniz Tutması
Deniz Yeli
Deniz Yılanı
Deniz Yolu
Deniz Yolu Ulaşımı
Denizde Kum, Onda Para
Denizdeki Balığın Karada Komisyonculuğunu Yapmak
Denize Açılmak
Denize Düşen Yılana Sarılır
Denk Düşmek
Denk Gelmek
Denk Getirmek
Denk Küme
Denk Yapmak
Denklemler Sistemi
Densizlik Etmek
Depara Geçmek
Depara Kalkmak
Depo Etmek
Deprem Bilimci
Deprem Kuşağı
Der Demez
Der Oğlu Der
Derdi Günü
Derdi Veren Devasını Da Verir
Derdine Düşmek
Derdine Yanmak
Derdini Deşmek (Veya Depreştirmek)
Dere Tepe
Dere Tepe Düz Gitmek
Derece Almak
Derece Derece
Derin Derin
Derin Derin Düşünmek
Derin Soğutma
Derin Soğutucu
Derin Uyku
Derinden Derine
Derinlik Kayaçları
Derk Etmek
Derkenar Etmek
Derleyip Toplamak (Veya Toparlamak)
Dermeyan Etmek
Derpiş Etmek
Ders Almak
Ders Görmek
Ders Olmak
Ders Yapmak
Dersiz Topsuz
Dert Anlatmak
Dert Babası
Dert Eğirmek
Dert Küpü
Dert Sahibi
Dert Yanmak
Dertsiz Başını Derde Sokmak
Derya Gibi
Desenli Kaplama
Destan Düzmek
Destek Doku
Destek Görmek
Destek Olmak
Destekleme Alımı
Destekli Bütçe
Desteksiz Atmak
Destursuz Atmak
Deşifre Olmak
Dev Anası
Dev Gibi
Dev Köpek Balığıgiller
Devam Etmek
Devamlı Otlatma
Deve Bir Akçeye, Deve Bin Akçeye
Deve Dişi
Deve Dişi Gibi
Deve Döşlü
Deve Gibi
Deve Kini
Deve Kolu
Deve Kuşu Gibi (Yüke Gelince Kuş, Uçmaya Gelince Deve)
Deve Kuşu Gibi Başını Kuma Sokmak (Veya Gömmek)
Deve Kuşuluk
Deve Kuşuluk Etmek
Deve Nalbanda Bakar Gibi
Deve Olmak
Deve Tımarı
Deve Yükü
Deve Yürekli
Deveden Büyük Fil Var
Deveyi Havuduyla Yutmak
Deveyi Yardan Uçuran Bir Tutam Ottur
Devim Bilimi
Devin Duyumu
Devinme Olayı
Devir Açmak
Devlet Baba
Devlet Bankası
Devlet Düşkünü
Devlet Oğul, Mal Tahıl, Mülk Değirmen
Devre Mülk
Devreye Alınmak
Devreye Sokmak
Devriye Gezmek
Dezenfekte Etmek
Dış Deri
Dilden Dile Dolaşmak
Dilenciye Hıyar Vermişler De Eğri Diye Beğenmemiş
Dilinden Anlamak
Dilinden Kurtulamamak
Dilini Değdirmemek
Dillerde Dolaşmak (Veya Gezmek)
Dillere Destan Olmak
Diş Bademi
Dişi Demir
Dişinden Tırnağından Artırmak
Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar
Dokuz Körün Bir Değneği
Donma Derecesi
Dost Kara Günde Belli Olur
Dümen Bedeni
Dünya Yıkılsa Umurunda Değil
Edebî Sanat
Edebini Takınmak
Edebiyat Bilimi
Edebiyat Tarihi
Edep Etmek
Edep Yeri
Edepli Edepli
Edeptir Söylemesi
Efendiden Bir Adam
Efendim Nerede, Ben Nerede?
Ekmeden Biçilmez
Ekmediği Yerden Biter
Ekmeğinden Etmek
Ekmeğinden Olmak
El Bende!
El Değiştirmek
El Elde Baş Başta
Elaman Demek
Elde Avuçta (Ne Varsa)
Elde Bir
Elde Bulunan Beyde Bulunmaz
Elde Etmek
Elde Kalmak
Elde Tutmak
Elden Almak
Elden Ayaktan Düşmek (Veya Kesilmek)
Elden Düşme
Elden Ele Geçmek
Elden Geçirmek
Elden Gel!
Elden Geldiği Kadar
Elden Gelmemek
Elden Gitmek
Elden Kaçırmak
Elden Kaçmak
Elden Ne Gelir?
Elektron Demeti
Eli Değmek
Elin Ağzı Torba Değil Ki Büzesin
Elinde Bulunmak (Veya Olmak)
Elinde Büyümek
Elinde Kalmak
Elinde Olmak
Elinde Tutmak
Elinden Geleni Yapmak
Elinden Gelmek
Elinden Kurtulmak
Eline Erkek Eli Değmemiş Olmak
Ellerde Gezmek
Ensesinde Boza Pişirmek
Ereksel Neden
Ergimiş Maden
Erkek Demir
Erkeklik Sende Kalsın!
Esrar Perdesi
Eş Değerli
Eş Değerlik
Eş Deprem
Eşek Derisi Gibi
Eşitlik Derecesi
Eteği Belinde
Eteğindeki Taşı Dökmek
Eti Budu Yerinde (Veya Etine Dolgun)
Etinden Et Koparmak (Veya Kesmek)
Etli Pide
Evi Ev Eden Avrat
Evlerden Irak (Veya Uzak)
Eylemde Bulunmak
Eyvallah Demek
Ezberden Yapmak
Fare Deliğe Sığmamış, Bir De Kuyruğuna (Veya Kıçına) Kabak Bağlamış
Fare Deliği
Fare Deliği Bin Altın
Feneri Nerede Söndürdün
Fermanlı Deli
Fevkalâde Hâl
Fi Tarihinde
Fiil Gövdesi
Geçinme Endeksi
Geçme Namert Köprüsünden, Ko Aparsın Su Seni
Geçmişe Mazi, Yenmişe Kuzu Derler
Geleceği Varsa Göreceği De Var
Gelen Ağam Giden Paşam
Gelen Giden
Gelini Ata Bindirmişler "ya Nasip" Demiş
Gene De
Genel Gider
Gerdeğe Girmek
Geri Göndermek
Geriden Geriye
Gide Gide
Gideren Alan
Girişimde Bulunmak
Gitti De Geldi
Gitti Gider (Dahi Gider)
Gizli Dernek
Gizliden Gizliye
Göden Bağırsağı
Gök Delinmek
Gökte Ararken Yerde Bulmak
Gömleğinden (Veya Gömlekten) Geçirmek
Gömlek Değiştirmek
Gönderme Belgesi
Gönlünde Kalmak
Gönlünden Geçirmek (Veya Geçmek)
Göz Değmek
Göz Kadehi
Gözden Irak Olan Gönülden De Irak Olur
Gözden Kaybolmak
Gözden Nihan Olmak
Gözden Uzak Tutmak
Gözden Uzaklaşmak
Gözetleme Deliği
Gözlerinden Okumak
Gözlerini Devirmek
Gözü Göz Değil
Gözü Yüksekte (Veya Yükseklerde) Olmak
Gözünde Büyümek
Gözünde Büyütmek
Gözünde Olmamak
Gözünden Kıskanmak
Güç Mevkide Kalmak
Gümüş Sağ Olsun, Altın Gidekosun
Gün Günden
Günah Benden Gitti (Veya Gitsin)
Gündeliğe Gitmek
Gündem Dışı
Gündeme Almak
Gündeme Getirmek
Günlerden Bir Gün
Günlük Defter
Güreş Minderi
Güvendiği Dağlara Kar Yağmak (Veya Güvendiği Dal Elinde Kalmak)
Ha Deyince
Haber Göndermek
Hacı Devesi
Hadde Fabrikası
Haddeden Geçirmek
Hak Deyince Akan Sular Durur
Hâlden Anlamak (Veya Bilmek)
Hâli Tavrı Yerinde
Hâli Vakti Yerinde
Harman Sonu Dervişlerin
Hatırından (Veya Hatır Ve Hayalinden) Geçmemek
Hava Değiştirmek
Hava Deliği
Havale Göndermek (Veya Yollamak)
Hayalinden Geçirmek
Hayat Mücadelesi
Haydan Gelen Huya Gider
Haydi Canım Sen De
Hayır Dememek
Hayra Alâmet Değil
Hazır Değer
Hazırlık Devresi
He Demek
Hedef Almak
Hedef Olmak
Heder Etmek
Heder Olmak
Hele De
Hem De
Hem De Nasıl
Hep Birden
Her Hâlde
Her Nedense
Her Yerdelik
Her Yiğidin Gönlünde Bir Aslan Yatar
Herkes Gider Mersin'e, Biz Gideriz Tersine
Herkesin Geçtiği Köprüden Sen De Geç
Herkesin Gönlünde Bir Aslan Yatar
Hiç De
Hiç Değil
Hiddet Etmek
Hiddete Kapılmak
Hiddetten Kudurmak
Hint Bademi
Hizmetinde Olmak
Höt Demek
Hükmünde Olmak
Hükûmeti Devirmek
Işınım Dengesi
Izgara Demiri
Kabarık Deniz
Kabil Değil
Kabuk Değiştirme
Kaç Para Eder?
Kadeh Arkadaşı
Kadeh Arkadaşlığı
Kadeh Kaldırmak
Kademe Kademe
Kademli Olsun!
Kader Birliği
Kader Birliği Etmek
Kadere Boyun Eğmek
Kafasına Vur, Ekmeğini Elinden Al
Kafayı Değiştirmek
Kahır Yüzünden Lütfa Uğramak
Kahve Dövücünün Hınk Deyicisi
Kale Bedeni
Kalıbı Değiştirmek (Veya Dinlendirmek)
Kan Kardeşi
Kanını Yerde Koymak
Kantarı Belinde
Kanun Maddesi
Kapı Perdesi
Kaplan Derisi
Karanlığı Deşmek (Veya Yırtmak)
Kararlı Denge
Kararsız Denge
Kardeş Kardeş
Kardeş Kardeşi Atmış, Yar Başında Tutmuş
Kardeş Kavgası
Kardeş Okul
Kardeş Parti
Kardeşim Olsun Da Kanlım Olsun
Kardeşlik Etmek
Karga Bok Yemeden
Karınca Kaderince
Karides Ağı
Karşı Devrim
Karşılaştırma Derecesi
Kasa Defteri
Kasayı Devretmek
Katmerli Badem
Kaya Uçmazsa Dere Dolmaz
Kaz Gelen Yerden Tavuk Esirgenmez
Kaza Geliyorum Demez
Kazan Kaldırmak (Veya Devirmek)
Kazan Kaynamayan Yerde Maymun Oynamaz
Keder Vermek
Kedi Yetişemediği (Veya Uzanamadığı) Ciğere Pis (Veya Murdar) Dermiş
Kele Köseden Yardım Olmaz
Kellesinden Olmak
Kenarda Köşede
Kendi Derdine Düşmek
Kendi Hâlinde
Kendi Hâlinde Bırakmak
Kendi Köşesinde Yaşamak
Kendinde Olmamak
Kendinde Toplamak
Kendini Bir Yerde Bulmak
Kendini Dev Aynasında Görmek
Kerameti Kendinden Menkul
Keyfi Yerinde
Kıdemli Başçavuş
Kırmız Madeni
Kıyıda Köşede
Kıyıda Köşede Kalmak
Kız Kardeş
Kimse Kendi Memleketinde Peygamber Olmaz
Kimse Yoğurdum Ekşi Demez
Kimseden Kimseye Hayır Yok (Veya Gelmez)
Kirpiği Kirpiğine Değmemek
Kişi Refikinden Azar
Kişiyi Vezir Eden De Karısı, Rezil Eden De
Kodese Tıkmak
Kol Değirmeni
Kol Demiri
Komşuda Pişer, Bize De Düşer
Kopya Defteri
Korkak Bezirgan Ne Kâr Eder Ne Zarar (Veya Ziyan)
Koro Hâlinde
Koyduğum Yerde Otluyor
Koyun Can Derdinde, Kasap Yağ Derdinde
Koyun Dede
Kozmik Madde
Kökünden Halletmek
Köprüden (Veya Köprüyü) Geçinceye Kadar Ayıya Dayı Derler
Kör Değneğini Beller Gibi
Köseyle Alay Edenin Top Sakalı Kara Gerek
Köşe Demiri
Köşe Minderi
Köşede Bucakta Kalmak
Kubbeli Delik
Kulağı Delik
Kulak Demiri
Kulaklarının Pasını Gidermek
Kuluçka Devri
Kurdele Balığı
Kurdele Balığıgiller
Kuru Dere
Küçük Abdest
Küçük Dağları Ben Yarattım Demek
Külâh Peşinde Olmak
Külâhları Değiştirmek (Veya Değişmek)
Kündeden Atmak
Kündeye Gelmek
Kündeye Getirilmek
L Demiri
Lâdes Tutuşmak
Lâfı Değiştirmek
Leblebiden Nem Kapmak
Lehinde Olmak
Lehinde Söylemek (Veya Bulunmak)
Ligden Düşmek
Madde Başı
Maden Bilimi
Maden Damarı
Maden Devri
Maden Filizi
Maden Gazı
Maden Kirası
Maden Kömürü
Maden Kuyusu
Maden Mavisi
Maden Sodası
Maden Yatağı
Maden Yünü
Madenî Yün
Mahkeme Kadıya Mülk Değil
Mal Da Yalan Mülk De Yalan, Var Biraz Da Sen Oyalan
Malûm Değil
Mecrası Değişmek
Medenî Nikâh
Medet Allah!
Medet Ummak (Veya Beklemek)
Memede Olmak
Memeden Kesmek
Mevduat Defteri
Mide Ağzı
Mide Fesadı
Mide Fesadına Uğramak
Mide Kapısı
Mideyi Bastırmak
Minareyi Yaptırmayan Yerden Bitmiş Sanır
Minder Dışına Atmak
Miras Helal, Hele Al Demişler
Misafir Umduğunu Değil Bulduğunu Yer
Misk Yerini Belli Eder
Model Salonu
Modern Mobilya
Modernize Etmek
Mucize Kabilinden
Mukabelede Bulunmak
Mübadele Etmek
Mücadele Vermek
Müjde Koşturmak
Müjde Vermek (Veya Götürmek)
Mükedder Olmak
Müsaade Etmek (Veya Buyurmak)
Müsadere Etmek
Müslüman Mahallesinde Salyangoz Satmak
Müsvedde Defteri
Müsveddelik Kâğıt
Müşahede Etmek
Ne De Olsa
Ne Dedim De
Ne Demek Olsun
Ne Demek?
Ne Demeye
Ne Denli
Ne Dese Beğenirsin?
Ne Hâlde?
Neden Bilimi
Neden Olmak
Neden Sonra
Nedenli Nedensiz
Nefis Mücadelesi
Neler De Neler, Maydanozlu Köfteler
Nerede Bu Bolluk
Nerede Hareket, Orada Bereket
Nerede Kaldı
Nerede Kaldı Ki
Nereden Nereye
Noktalı Delik
Nominal Değer
O Denli
O Hâlde
Ok Gibi (Yerinden) Fırlamak
Okka Her Yerde Dört Yüz Dirhem
Olacak Gibi Değil
Orta Deri
Ortak Gider
Oturak Kündesi
Para Değişimi
Paralel Kaidesi
Paydos Demek
Perde Ayaklılar
Perde Kurmak
Perde Perde
Perdelerini Açmak
Perdesi Sıyrık
Perdesi Yırtık
Peşinde (Veya Peşinden) Koşmak
Peşinde Dolaşmak (Veya Gezmek)
Peşinden Yürümek
Peynirli Pide
Pışt Demek
Pide Gibi
Pilâv Yiyen Kaşığını Yanında (Veya Belinde) Taşır
Pireyi Deve Yapmak
Pireyi Gözünden Vurmak
Polimerleşme Derecesi
Püf Desen Uçacak
Randevu Almak
Randevu Vermek
Randevusu Olmak
Rencide Olmak
Saadet Asrı
Sabahın Köründe
Saban Demiri
Sabreden Derviş Muradına Ermiş
Sade Birimler Bölüğü
Sade Kahve
Sağ Gözünü Sol Gözünden Sakınmak
Sakız Bademi
Salt Değer
Sap Derken Saman Demek
Sarılgan Gövde
Satış Bedeli
Satış Değeri
Sayesinde Sayeban Olmak
Seçimlik Ders
Sedef Otu
Sedef Otugiller
Sedefli Kalker
Sedefsi Bulut
Segâh Perdesi
Sel Gider, Kum Kalır
Semeri Devirmek
Serçeden Korkan Darı Ekmez
Serde ... Var
Ses Değişmesi
Ses Perdesi
Sıçan Deliğe Sığmamış, Bir De Kuyruğuna Kabak Bağlamış
Sıçan Deliği Bin Akçe
Sıçan Deliğine Paha Biçilmez Olmak
Sıfıra Sıfır, Elde Var Sıfır
Sıkı Denetim
Sırat Köprüsünden Geçmek
Sinema Perdesi
Sitteisevir Her Saati Bir Devir
Soluğu (Bir Yerde) Almak
Son Derece
Son Deyiş
Sonradan Gelen Devlet Devlet Değildir
Sorma Kişinin Aslını, Sohbetinden Bellidir
Sosyal Değerler
Sosyal Demokrasi
Sosyal Demokrat
Sosyal Devlet
Sözde Kalmak
Sözü Sohbeti Yerinde
Sözünde Durmak
Su Cenderesi
Su Değirmeni
Sulbünden Gelmek
Suratı Değişmek
Suyu Getiren De Bir, Testiyi Kıran Da
Suyu Kesilmiş Değirmene Dönmek
Suyu Nereden Geliyor?
Sürgüne Göndermek
Sürüden Ayrılanı Kurt Kapar
Sürüyü Güden Kurdu Görür
Tahta Perde
Tampon Devlet
Tanrı Yarattı Dememek
Tarihî Maddeci
Tarihî Maddecilik
Tarizde Bulunmak
Taş Bademi
Tatlı Yerinde Bırakmak (Veya Kesmek)
Tavşan Dağa Küsmüş De Dağın Haberi Olmamış
Tecahülüarifaneden Gelmek
Tedahülde Kalmak
Tedavülde Olmak
Tedavülden Kalkmak
Tedenni Etmek
Teessüf Ederim!
Tek Delikliler
Tek Elden
Tekel Maddesi
Tekelinde Olmak
Tencere Dibin Kara, Seninki Benden Kara
Tencerede Pişirip Kapağında Yemek
Tepeden Tırnağa Süzmek
Tepeli Deve Kuşu
Tepeli Deve Kuşugiller
Tepesinde Bitmek
Tepetakla Etmek (Veya Devirmek)
Tersinden Okumak
Testi Kırılsa Da Kulpu Elde Kalır
Testiyi Kıran Da Bir, Suyu Getiren De
Tırnak Derisi
Tilki Tilkiliğini Anlatıncaya Kadar Post Elden Gider
Toplumsal Değer
Toplumsal Denge
Topuk Demiri
Tul Derecesi
Turnayı Gözünden Vurmak
Tuttuğu Dal Elinde Kalmak
Uçan Kuştan Medet Ummak
Uğurlu Kademli Olsun
Uhdesinde Olmak
Uhdesinden Gelmek
Uhdesine Almak
Uza Devim
Vade Bitimi
Vade Sonu
Vadeli Satış
Vakit Kaybetmeden
Varlık Nedeni
Vazifesinden Olmak
Vecde Kapılmak
Viskozite Değeri
Vites Değiştirmek
Vurduğu Yerden Ses Gelmek
Yaban Defnesi
Yakınlık Derecesi
Yaklaşık Değer
Yarasını Deşmek
Yardımcı Ders
Yaşı Yerde (Veya Toprakta) Sayılası
Yedek Besinler
Yedek Oyuncu
Yedek Parçacı
Yedek Parçacılık
Yedek Teker
Yelken Gönderi
Yeniden Kurma
Yeniden Tasarımlama
Yeniden Yeniye
Yer Bakır Gök Demir Kesilmek
Yer Değiştirmek
Yer Demir Gök Bakır
Yer Yerinden Oynamak
Yerde Kalmak
Yerden Göğe Kadar
Yerden Selâm
Yerden Temenna
Yerden Yapma
Yerden Yere Vurmak
Yeri Göğü Ben Yarattım Demek
Yerinde Kalmak
Yerinde Olmak
Yerinde Yeller Esmek
Yerinden Fırlamak
Yerinden Oynamak
Yerinden Oynatmak
Yerlerde Sürünmek
Yeter De Artar
Yeter Derecede
Yetimi Okşamışlar, Vay Sırtım Demiş
Yiğitlik Sende Kalsın
Yolunu Değiştirmek
Yöndeş Açılar
Yönetim Gideri
Yüksek Perdeden Konuşmak
Yüreği Delik
Yüreği Yerinden Oynamak
Yüreğinden Geçmek
Yüreğinden Gelmek
Yüreğine Dert Olmak
Yüz Yüzden Utanır
Yüzü Yerde
Yüzünden Akmak
Yüzünden Düşen Bin Parça Olmak
Yüzünden Okumak
Yüzünün Derisi Kalın
Zahmetine Değmek
Zımbalı Defter
Zinde Kuvvet
Zinde Tutmak
Ziyade Olsun!
Zümre Edebiyatı
abacı kebeci (ara yerde) sen neci?
abdest tazelemek
acemi nalbant gâvur eşeğinde öğrenir
ahde vefa etmek
alacak verecekle ödenmez
arpacıya borç eden ahırını tez satar
art eteğinde namaz kılmak
aşure yemeye giden kaşığını taşır
badem olmak
beslemeyi eslemeden alma
bıraktığı (veya bağladığı) yerde (veya çayırda) otlamak
bodur tavuk her gün (veya dem) piliç
borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir
dedikodu sermayesi olmak
demem o (ki)
demir üzerinde
demoralize olmak
dengeyi sağlamak
deplasmana gitmek (veya çıkmak)
derekeye düşmek
derine inmek
dermanı kesilmek
dertsiz kul olmaz
dervişin fikri ne ise zikri de odur
despotluk etmek
destan yazmak
destur vermek
destursuz bağa gireni sopa ile kovarlar
devam ettirmek
deveci ile görüşen kapısını yüksek açmalı
diken üstünde oturmak (veya olmak)
dilsizin dilinden anası anlar
donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer
dökme su ile değirmen dönmez
düğününde kalburla (veya elekle) su taşımak
dünden hazır (veya razı) olmak
ejder gibi
ejderha gibi
esrik devenin çulu eğri gerek
ezilmeden yenilmek
faturasını (birine) çıkarmak (veya ödetmek)
gelecek vadetmek
gelen gideni aratır (veya gelen gidene rahmet okutur)
genizden konuşmak (veya çıkarmak)
gidilmeyen yer senin değildir
gökyüzünde düğün var deseler kadınlar merdiven kurmaya kalkar
gön yufka yerinden delinir
gönderme yapmak
görevden (veya görevinden) uzaklaştırmak
gövdeye atmak (veya indirmek)
gündemi değiştirmek
heyheyleri tutmak (veya üstünde olmak)
horozu çok olan köyde sabah geç olur
hu çekmek (veya demek)
huyunu suyunu değiştirmek
kader olmayınca kadir bilinmez
kâğıt üzerinde (veya üstünde) kalmak
kanaat gibi devlet olmaz
kâr zararın kardeşidir (veya ortağıdır)
kardeş kardeşin ne öldüğünü ister ne onduğunu
kavun kökeninde büyür
kazın ayağı öyle değil
kefaretini ödemek
kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
keşide etmek
kırlangıcın zararını biberciden sor
kurcalama sivilceyi çıban edersin
kurdele takmak
kuvveden fiile çıkarmak
külhancının beyliği hamamcılık demişler
likide etmek
mandepsiye bastırmak (veya düşürmek)
mazlumun ahı yerde kalmaz
milletin ağzı torba değil ki büzesin (veya dikesin)
model çıkarmak
mukadder olmak
mühür kimde ise Süleyman odur
namerde muhtaç olmak
nazarı değmek
perdelerini kapamak
sağlam pabuç (veya ayakkabı) değil
secdeye varmak (veya kapanmak)
sürüncemede kalmak
tabak sevdiği deriyi taştan taşa (veya yerden yere) çalar
taksit ödemek (veya vermek)
taşıma su ile değirmen dönmez
tekeden süt çıkarmak
tetik üstünde beklemek
ucuz pahalı dememek
umut vermek (veya vadetmek)
yedekte kalmak
yerinde bulmak
zayıf yerinden (veya noktasından veya damarından) yakalamak
zurnanın zırt dediği yer
zül saymak (veya addetmek)
özrü kabahatinden büyük
şiddet göstermek
şerit değiştirmek
göz önünde tutmak (veya bulundurmak)
sis perdesi aralanmak
çizgisinden sapmamak
tandem oynamak
degaj yapmak
şehadette bulunmak
alın yazısı değişmez
koltuk değneği olmak
devre dışı tutmak (veya bırakmak)
iskambil kâğıdı gibi devrilmek
incir çekirdeği doldurmamak
ödev bilmek (veya saymak)
köşe taşı köşede yakışır
şirazeden çıkmak
içinde olmak
evladın var mı derdin var
eli böğründe kalmak
vaki değil
dilden dile geçmek
iade etmek
hak yerini bulur (veya yerde kalmaz)
ağzı açık ayran delisi (veya budalası)
şeyhin kerameti kendinden menkul
el âlemin ağzı torba değil ki büzesin
üzerinden dökülmek
çıngıraklı deve kaybolmaz
cevizi çift görmeden taş atmamak
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
iliklerinde duymak
demarke olmak
hadi canım sen de
perende atamamak (veya atılmamak)
ah vah etmek (veya demek)
yapı taşı yerde kalmaz
ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil
sürmeyi gözden çekmek
ibre birinden yana dönmek
öneride bulunmak
yerli yerinde olmak
vadesi gelmek (veya dolmak)
şaşı çakır demektense kör de de kurtul
öğütte (veya öğütlerde) bulunmak
illallah demek (veya etmek)
ifadesini almak
affedersin (veya affedersiniz)
canevinden vurmak
derhatır etmek
nakzen iade etmek
üzerinde tesir bırakmak
istim üstünde olmak
şimdiye kadar (veya dek)
işleyen demir pas tutmaz (veya ışıldar)
mide spazmı
gönülden çıkarmamak
trade center
pide fırını
demlik poşet
pekin ördeği
dolgu maddesi
elinde patlamak
bilimsel deneyci
değişik _
üst deri
önden çekişli
fırsattan istifade etmek
işin içinden çıkamamak
el üstünde tutmak
hakemli dergi
ağır taş yerinden oynamaz
uzun vadeli
defne yağı
baş üstünde tutmak
benden paso
cari gider