TDK Ye Anlamı Nedir? Ye Ne Demek?



Türk alfabesinin Yirmi Sekizinci harfinin adı
okunuşu


Atasözleri Sözlüğünde Ye


Aba da bir diba da giyene, güzel de bir çirkin de sevene
Abdala "kar yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş
Abdalın dostluğu köy görünceye kadardır
Aç aslandan tok domuz yeğdir
Aç gezmekten tok ölmek yeğdir
Aç ile dost olayım diyen, peşin karnını doyursun
Aç kurt yavrusunu yer
Aç ne yemez, tok ne demez
Acele yürüyen yolda kalır
Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır
Acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler
Adalet ile zulüm bir yerde barınmaz
Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil (adam adama yük olmaz)
Adam hacı mı olur ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye?
Adam olana bir söz yeter
Adam yanıla yanıla, pehlivan yenile yenile
Adamın yere bakanından, suyun sessiz (yavaş) akanından kork (suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork)
Ağacı kurt, insanı dert yer
Ağır basar, yeğni kalkar
Ağır taş batman döver (yerinden oynamaz)
Ağır yongayı yel kaldırmaz
Ağız yer, yüz utanır
Ah yerde kalmaz
Ahlatın iyisini ayılar yer
Ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez
Ahmak gelin yengeyi halayığı sanır
Akıl adama sermaye
Akıl kişiye (adama) sermayedir
Akıl yiğide sermayedir
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir
Akla gelmeyen (akla gelen) başa gelir
Akraba (dost) ile ye, iç, alışveriş etme
Akşamın hayrından sabahın şerri yeğdir (iyidir)
Al (kırmızı) giyen aldanmaz
Alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay
Alçak yer yiğidi hor gösterir
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır
Allah çam isteyene çam, mum isteyene mum verir
Allah isterse bir kulun işini, mermere geçirir dişini; istemezse işini, muhallebi yerken kırar dişini
Allah verirse el getirir, sel getirir, yel getirir
Allı yelek, pullu yelek; gömlek yok canfes neye gerek?
Altı olur, yedi olur, hep Allah'ın dediği olur
Altın yerde paslanmaz, taş yağmurda ıslanmaz
Altın yere düşmekle pul olmaz
Aman diyene kılıç kalkmaz (eğilen baş kesilmez)
Anam babam kesem, elimi soksam yesem
Anan güzel idi, hani yeri; baban zengin idi, hani evi
Arayan bulur, inleyen ölür
Arefe günü yalan söyleyenin, bayram günü yüzü kara çıkar
Arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur
Arı kahrını çekmeyen balın kadrini ne bilir
Arığa (göle) su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar
Arkadaşını söyle ki, sana kim olduğunu söyleyeyim
Armudu say ye, elmayı soy ye
Armutun (armudun) iyisini ayılar yer
Arpa verilmeyen at, kamçı zoruyla yürümez
Arsız neden arlanır, çul giyer de salınır
Arslan yatağından (yattığı yerden) bellidir (belli olur)
Aş taşınca kepçeye paha olmaz
Asil ile taş taşı soysuz ile yeme aşı
Aslan yattığı yerden belli olur
Aslına çekmeyen haramzadedir
Aşure yemeye giden kaşığını taşır
At yedi günde, it yediği günde unutur
Ateş düştüğü yeri yakar
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
Ateşle barut bir yerde durmaz
Atlıya selam kelam, eşekliye sonra gine gelem
Atmaya niyeti olmayan Kürt, taşın büyüğüne sarılır
Ayağın sığmayacağı yere baş sokulmaz
Ayı çocuklarını büyütmüş, duru su içmeye vakti olmamış
Ayırıcı gelmiş, seçici gelmiş. Orta yere sıçıcı gelmiş
Ayranım (yoğurdum) ekşidir diyen olmaz
Az yetmez, çok artmaz (artmazsa yetmez, yetmezse artmaz)
Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur
Aza demişler: "-Nereye?" "-Çoğun yanına!" demiş ("-Azca nereye?" "-Çokçanın yanına!")
Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
Azı bilmeyen çoğu hiç bilmez
Baba koruk (ekşi, erik) yer, oğlunun dişi kamaşır
Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun (bağda izin olsun, üzüm yemeye yüzün olsun)
Bağlı koyun yerinde otlar
Bakan yemez, kapan yer
Bal ile kaymak yenir, ama her keseye göre değil
Bal olan yerde sinek de olur
Balı olan (bal) yemez mi?
Balı parmağı uzun olan yemez, kısmetlisi yer
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim
Barışta ter dökmeyen savaşta kan döker
Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz
Baş nereye giderse ayakta oraya gider
Baş yarılır börk içinde, kol kırılır yen içinde (kalır)
Baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir
Baskısız (çivisiz) yongayı (tahtayı) yel (el) alır, yel (el) almazsa sel (yel) alır (baskısız yongayı yel alır; sahipsiz tarlayı sel alır)
Bayramda borç ödeyene ramazan kısa gelir
Bekârın parasını it yer, yakasını bit
Benzeye benzeye yaz, benzeye benzeye kış olur
Beş kuruşun varsa beş yere düğümle
Beş tavuğa bir horoz yeter
Bin nasihatten bir musibet yeğdir (evladır)
Bir başa bir göz yeter
Bir fit, bin büyü yerini tutar
Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur
Bir söz bin büyüye bedeldir
Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden
Birgün su içeceğin çeşmeye çamur sıçratma
Biri bilmeyen bini hiç bilmez
Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar
Biribiri, adamı yer diri diri
Bol bol yiyen, bel bel bakar
Borç yiyen kesesinden yer
Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir
Boşboğazı cehenneme atmışlar, ''odun yaş (az)'' diye bağırmış
Bostan yeşil (gök) iken pazarlığa oturulmaz
Büyük lokma ye(de), büyük söz söyleme
Cahile söz (laf) anlatmak, deveye hendek atlatmaktan güçtür (zordur)
Cahilin dostluğundan, alimin düşmanlığı yeğdir
Caminin mumunu yiyen kedinin gözü kör olur
Canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
Cefa çekmeyen sefanın kadrini bilemez
Cin tutana bir muska yeter
Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme
Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider
Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez
Çatal kazık yere çakılmaz
Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek Hakk
Çingene ciğer pişirir, çok yemeden karnın(ı) şişirir
Çingene çingeneye çatmadıkça kasnak boynuna geçmez
Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış
Çivi çıkar ama yeri kalır
Çocuğun bulunduğu yerde kov (dedikodu, gıybet) olmaz
Çocuğun yediği helal, giydiği haram
Çok bilen (söyleyen) çok yanılır
Çok tutan elim olsun, ocaklıkta yerim olsun
Dağ ardında olsun da yer altında olmasın
Dağ başına harman yapma, savurursun yel için; önüne değirmen yapma, öğütürsün sel için
Dayak isteyen keçi çobanın değneğine vurur
Delikli taş (boncuk) yerde kalmaz
Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış
Deliye hergün bayram
Deliye taş atma, başını yarar
Densiz, deveye binmiş de ''Ben Allah'ı gördüm.'' demiş
Derdini söylemeyen derman bulamaz
Derede tarla sel için, tepede harman yel için
Dert gider ama yeri boş kalmaz
Deve bir akçeye, deve bin akçeye
Deve büyüktür amma beşini bir eşek yeder
Deve, deve yerine çöker
Deve Kabe'ye gitmekle hacı olmaz
Deve taze yaprak yemek isterse boynunu uzatır
Deveye bindikten sonra çalı arkasına gizlenilmez
Deveye ''Boynun neden eğri?'' diye sormuşlar; ''Nerem doğru ki!'' demiş
Deveye burç gerek olursa boynunu uzatır
Deveye cilve yap demişler, götüyle dağları devirmiş (yedi çadır devirmiş)
Deveye ''İnişi mi seversin, yokuşu mu?'' demişler, ''Düz yere mi (Düze kıran mı) girdi?'' demiş
Devletin (devlet) malı deniz, yemeyen domuz (keriz)
Devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç
Dibi görünmeyen suya girme
Diken battığı yerden çıkar
Dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister ya bayramda
Dilenciye hıyar vermişler, eğri diye beğenmemiş
Doğru söyleyeni (konuşanı) dokuz köyden kovarlar
Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek
Doğru söyleyenin tepesi delik olur
Doğru söz yemin istemez
Doğuran avrat Azrail'i yenmiş
Dost ile ye, iç; alışveriş etme
Düğün el ile, harman yel ile (olur)
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya
Dünyayı umutla yemişler
Düt demeye dudak gerek
Eden bulur, inleyen ölür
Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver
Ekmeğini yalnız yiyen, sofrasını yalnız kaldırır
El el ile, değirmen yel ile
El(in) yumruğu(nu) yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanırmış (zannedermiş)
Elçiye zeval olmaz (gelmez)
Elden yiyen börkmüş, keseden yiyen çökmüş
Elmayı havaya at, düşünceye kadar Allah kerim
Emek olmadan yemek olmaz
Emmim, dayım kesem; elimi soksam yesem
Erim er olsun da yerim çalı gibi olsun
Erteye kalan, arkaya kalır
Eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin
Eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez
Eski diye atma kürkünü, gerek olur bürünürsün bir günü
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez
Eskisi olmayanın yenisi olmaz
Eşkıyanın düşkünü, beyaz giyer kış günü
Eskiye itibar olsaydı, bit pazarına nur yağardı
Etle deri, yemekle diri
Felek, kimine kavun yedirir, kimine kelek
Fincancı katırlarını ürküten sayısız dayak yer
Fukaranın (fakirin) şaşkını, beyaz giyer kış günü
Gavura kızıp oruç yenmez
Gavurun ekmeğini yiyen, gavurun kılıcını çalar (sallar)
Geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler
Gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
Gelin bindi deveye gör kısmeti nereye
Geline ''Oyna.'' demişler, ''Yerim dar.'' demiş
Gençlikte para kazan (taş taşı), kocalıkta kur kazan (ye aşı)
Gideceğin Antep, yiyeceğin pekmez
Gidilmeyen yer senin değildir (olmaz)
Gittiğin yer kör ise, gözünü yumda bak
Gök ağlamazsa, yer gülmez
Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi?
Göl yerinden su eksik olmaz
Gön yufka yerinden delinir (ip inceldiği yerden kopar)
Gönül verme evliye, eve gider unutur
Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır yada baş
Gözlüye gizli yoktur
Güneş görmeyen eve doktor girer
Gurbette övünmek, hamamda türkü söylemeye benzer
Gürültü istemeyen kazancı (bakırcı) dükkanına girmez
Güzellik, tabiatın kadına ilk verdiği ve ilk geri aldığı hediyedir
Haddini bilmeyene bildirirler
Haddini bilmeyene haddini bildirmek, yetime don göynek giydirmek gibidir
Hak yerde kalmaz
Hak yerini bulur
Harman yakarım diyen, orağa yetişmemiş
Harman yel ile, düğün el ile olur
Harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz
Hasta yatan ölmez, eceli yeten ölür
Hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir
Hatır için çiğ tavuk (bile olsa) yenir
Hekimsiz, hakimsiz yerde oturma
Helal kazanç ile yağlı pilav yenmez
Her gün baklava börek yense bıkılır
Her kuşun eti yenmez
Her sakaldan bir tel çekseler, köseye sakal olur
Her şeye (köfteye) maydanoz olma
Her yerde okka dört yüz dirhem
Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz
Her şeyin yenisi, dostun eskisi (makbuldür)
Hesapsız kasap, ya bıçak kırar ya masa (hesabını bilmeyen kasap, ne satır bırakır, ne masat)
Hocanın (öğretmenin) vurduğu yerde gül biter
Irak yerin davulu koygun öter
Irak yerin haberini kervan getirir
Irgat gibi kazan, bey gibi ye
İğne atsan yere düşmez (deyim)
İki deliye bir uslu koymuşlar
İki emini bir yemin ayırır
İki kişi konuşurken üçüncüye bok yemek düşer
İki tımar bir yem yerine geçer
İmece günü bulutlu, görmeyene ne mutlu
İnek gibi süt vermeyen, öküz gibi kutan sürer
İnsan çeşit çeşit, yer damar damar
İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde
İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş
İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur
İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var?
İnsanın vatanı doğduğu yer değil, doyduğu yerdir
İp inceldiği yerden kopar
İp kırıldığı (koptuğu) yerden ulanır (bağlanır)
İşini bilmeyen kasap, ne bıçak kor ne masat
İşleyen demir ışıldar (pas tutmaz)
İstediğini söyleyen, istemediğini işitir
İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü
İt yal (yemek, aş) yediği kapıyı bekler
İtin gönlüne kalsa günde bir leş yer
İyiliğe ''nereye gidiyorsun?'' demişler, ''kötülüğe'' demiş
İyilik yazıda (yerde) kalmaz
Kimse kimsenin kısmetini yemez
Kabiliyetli çırak, ustayı geçer
Kadı ekmeğini karınca yemez
Kadının fendi erkeği yendi
Kalkacağın yere oturma
Kardeş kardeşin etini yer, kemiğini bir araya koyar
Karga nereye gitse kargadır
Kartala bir ok değmiş, oda kendi yeleğinden
Kavak uzaya uzaya göğe yetmez
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
Keçi nereye çıkarsa oğlağıda oraya çıkar
Kedi her zaman ciğer yemez
Kedi uzanamadığı (yetişemediği) ciğere pis (mındar) der
Kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
Kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
Kediye ''Bokun şifa'' demişler, tutmuş üstünü örtmüş
Keseye danış, pazarlığa sonra giriş
Kesilen baş yerine konmaz
Kibirliye kibir göstermek sadakadır
Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye
Kimse bilmez, kim kazana kim yiye
Kimseden kimseye hayır yok (gelmez)
Kısmet ise gelir Hint'ten, Yemen'den; kısmet değilse ne gelir elden
Kızını dövmeyen, dizini döver
Köpek bile yemek yediği kaba pislemez
Köpek ekmek veren (yediği kapıyı) tanır
Köpeksiz sürüye (köye) kurt dalar (iner)
Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler
Kör bıçak ele, iş bilmeyen avrat dile yavuz
Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak yeğdir (hayırlıdır)
Kötürümden aksak, hiç yoktan ahmak yeğdir
Köyden köye it ürümez
Koyunu yüze yetir, el onu bine yetirir
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdulrahman Çelebi derler
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez
Kurt komşusunu yemez
Kuş var eti yenir, kuş var et yedirilir
Kuzusuna kıymayan, kebap yiyemez
Malım seni vereyimde mi kötü olayım, vermeyeyimde mi kötü olayım?
Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
Martta tezek kuruya, nisanda seller yürüye
Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş
Mazlumun ahı, indirir şahı (yerde kalmaz)
Mescide gerek olan meyhaneye haramdır
Meyveli (mevye veren) ağaç taşlanır
Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır
Mirasa "nereye gidiyorsun?" demişler "esip yağmaya, sürüp savurmaya" demiş
Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer
Misk yerini belli eder
Nar üstüne turp yenmez
Nasipten öteye yol yok
Nereye gitsen okka dört yüz dirhem
Niyet hayır, akıbet hayır (selamet)
Oğlan yemiş oyuna, çoban yemiş koyuna gitmiş
On beşindeki kız, ya erde gerek ya yerde
Ortaklık öküzden, başka buzağı yeğdir
Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır
Oynamasını bilmeyen gelin (kız) "yerim dar" demiş; yerini genişletmişler (bollaştırmışlar); "yerim dar" demiş
Oynayamayan gelin; "Yerim dar." der
Ölürse yer beğensin, kalırsa el beğensin
Ötleğenin baylığı böğürtlenin vakti geçinceye kadardır
Papaz her gün pilav yemez
Param seni vereyim de mi düşman olayım, vermeyeyim de mi düşman olayım? Vermeyeyim de düşman olayım
Peynir ekmek, hazır yemek
Pilav yiyen, kaşığını yanında (belinde) taşır
Ramazanda yalan söyleyenin (oruç yiyenin) bayramda yüzü kara olur
Rüzgarın önüne düşmeyen yorulur
Sabah sürçen, geceye dek sürçer
Sadık dost akrabadan yeğdir
Sağlık, varlıktan yeğdir
Sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenemez
Sayılı koyunu kurt kapmaz (yemez)
Sefa ile yenen cefa ile kazanılır
Sel ile gelen yel ile gider
Serçeye çubuk beredir
Sermayen bir yumurta ise taşa çal
Sev seni seveni hak ile yeksan ise, sevme seni sevmeyeni Mısır'a sultan ise
Sevenin kuluyum, sevmeyenin sultanı
Sirkeyi, sarımsağı düşünen (hesaplayan) paçayı yiyemez
Sofu soğan yemez, bulunca sapını komaz
Soğanı (soğanın acısını) yiyen bilmez, doğrayan bilir
Söyleyenden dinleyen arif gerek
Söyleyene bakma, söyletene bak
Söz dediğin yaş deridir, nereye çekersen oraya gider
Su aktığı yere yine akar
Su bulununca (görülünce) teyemmüm bozulur
Süt taşınca kepçeye baha olmaz
Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer (yoğurdu üfleyerek yer)
Şahin küçük et yer, deve büyük ot yer
Tabak sevdiği deriyi yerden yere çarpar
Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır
Tarlaya saban, sürüye çoban
Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden
Taş düştüğü yerde ağırdır (kalır) (taş yerinde ağırdır)
Tas yere düşmeden çınlamaz
Tatlı tatlı yemenin, acı acı geğirmesi olur
Tatlı ye, tatlı söyle (konuş)
Tekkeyi bekleyen çorbayı içer
Tembele ''Kapını ört.'' demişler, ''Yel eser örter.'' demiş
Tereciye tere satılmaz
Terziye ''Dinlen.'' demişler, ayağa kalkmış
Terziye ''Göç.'' demişler, ''İğnem başımda.'' demiş
Tevekkelin (tevekküllünün) gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez)
Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır
Tilkiye ''Tavuk kebabı yer misin?'' demişler, ''Adamın güleceğini getiriyorsunuz.'' demiş
Tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar
Tokmağı baş kazık yer
Toprağı işleyen, ekmeği dişler
Tuz, ekmek hakkını bilmeyen kör olur
Ucuz etin yahnisi yenmez (tatsız olur)
Ulu sözü dinlemeyen, uyuyakalır (uluya kalır)
Uzak yerin salığını, kervan getirir
Üç göç, bir yangın yerini tutar
Ürümesini (ürmesini) bilmeyen köpek (it), sürüye kurt getirir
Ürüyen (havlayan) köpek ısırmaz (kapmaz)
Üveye etme, özünde bulursun; geline etme, kızında bulursun
Üzümü (üzümünü) ye (de), bağını sorma
Vardığın yer körse gözünü kapa
Varsa hünerin, var her yerde yerin; yoksa hünerin, var her yerde yerin!
Vasiyet ölüm getirmez
Ver yiğidi yiğide, Mevla rızkın yetire
Veresiye şarap içen, iki kez sarhoş olur
Verip pişman olmaktansa (olacağına), vermeyip düşman olmak yeğdir (ol)
Verirsen veresiye, batarsın karasuya
Vuran mı yiğit, vur diyen mi? -Vur diyen
Yağ (yal) yiyen köpek tüyünden belli olur
Yağına kıymayan, çöreğini yavan (yoz, kuru) yer
Yakın (hayırlı) dost (komşu) hayırsız akrabadan (hısımdan) yeğdir (iyidir)
Yalancı kim? İşittiğini söyleyen
Yalancıyı kaçtığı yere kadar kovalamalı
Yanık yerin otu tez biter
Yalnız kalanı kurt yer
Yapı taşı, yapıdan (yerde) kalmaz
Yarınki kazdan, bugünkü tavuk yeğdir
Yaş yetmiş, iş bitmiş
Yatan aslandan, gezen tilki yeğdir
Yatan öküze yem yok
Yavuz (yürük) at, yemini (yavuz it ününü) kendi artırır
Ye kürküm ye
Yeğniği yel alır, ağır yerinde kalır
Yel gelen deliği kapamalı
Yel, kayadan ne koparır (aparır)
Yemeğin iyisi hazırıdır
Yemeyenin malını yerler (üstünede bir bardak su içerler)
Yenecek aş, buğundan belli olur
Yenenle yanana ne dayanır
Yengece 'Niçin yan yan gidersin?' demişler; 'Serde kabadayılık var.' demiş
Yeni dosttan vefa gelmez
Yeni testi suyu soğuk tutar
Yenice eleğim, seni nerelere asayım?
Yenilen pehlivan güreşe doymaz
Yerdeki yüze basılmaz (kimse basmaz)
Yerdiğin oğlan (küçük) yer tutar
Yere bakar (bakan) yürek yakar
Yerin kulağı var
Yerinden oynayan yetmiş kazaya uğrar, en küçüğü ölüm
Yerine düşmeyen gelin yerine yerine, boyuna düşmeyen esvap sürüne sürüne eskir
Yerini bilmeyen, yılda bir kat elbise eskitir
Yetişemediğin köyün alt tarafında yat
Yiğidi öldür, hakkını yeme
Yiğidin yiğide ekmeği ödünç, kötüye sadaka
Yılana yumuşak diye el sunma
Yiyen bilmez doğrayan bilir
Yoğurdum (ayranım) ekşidir diyen olmaz
Yularsız deve yedilmez
Yurdun otlusundan kutlusu yeğdir
Yürük at yemini kendi arttırır
Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır
Zengin adam, elindeki kendine yeten adamdır
Zengin giyerse "sağlıcakla", fakir giyerse "nereden buldun ki!" derler
Züğürt olup düşünmektense, uyuz olup kaşınmak yeğdir

Deyimler Sözlüğünde Ye


abdestsiz yere basmamak
acemi itle bok yemek
âdet yerini bulsun diye
ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz
ağzından yel almak
ahını yerde koymamak
aklını peynir ekmekle yemek
alabandayı yemek
Allah kerim yeri
alnı yere gelmek
başının etini yemek
bir dudağı yerde bir dudağı gökte
boşan da semerini ye
cariyeniz
cendereye koymak
çekirdekten yetişmek
darbe yemek
deli Raziye
deliye dönmek
deliye her gün bayram
demeye kalmamak
deve kuşu gibi başını yere gömmek
devreye girmek
dişinin kovuğuna yetmemek
divaneye dönmek
dut yemiş bülbüle dönmek
düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü
eski köye yeni âdet getirmek
eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek
eyere de gelir semere de
feleğin sillesini yemek
geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye
girye bana hande sana
gök demir, yer bakır
gücü gücü yetene
gürültüye getirmek
gürültüye pabuç bırakmamak
hazırdan yemek
her boyayı boyandık da bir fıstıki yeşil mi kaldı?
iğne atsan yere düşmez
iki yakası bir yere gelmez
ite atsan yemez
itsiz köye dönmek
iyiye iyi, kötüye kötü demek
kafası yerinde olmamak
karga bokunu yemeden
kazık yemek
kıtlıktan çıkmış gibi yemek
kimseye eyvallah etmemek
köpeğe hoşt, kediye pişt dememek
köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek
küfür yemek
lokman hekimin ye dediği
lülüye gelmek
mahkemeye düşmek
maksadı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek
meryem Ana kandili gibi
mideye oturmak
mirasyedi
nafile yere
nanpareye muhtaç olmak
ne yalan söyleyeyim?
ne yer, ne yedirir
nefsine yedirememek
nereye kazık çaksam oraya torba asar
ökseye basmak
papara yemek
paparayı yemek
para yemek
parmaklarını yemek
pilavdan yemek
pireye kızıp yorgan yakmak
rafta kurabiye var ama size göre değil
sahneye çıkmak
sandalye kavgası
sarımsak yemedim ki ağzım koksun
sermayeyi kediye yüklemek
sırtını yere getirmek
soğan yemedim ki ağzım koksun
sopa yemek
söyleye söyleye dilimde tüy bitti
sözü yere düşmek
tereciye tere satmak
utancından yerin dibine geçmek
ümitleri yeşermek
üzerinize afiyet
üzüm yemek değil bekçi dövmek
var yemez
vardığın yer körse sen de gözünü kapa
vurduğu yerden ses getirmek
vurgun yemek
ya sopa yememiş ya da saymasını bilmiyor
yangın var diye bağırmak
yatacak yeri yok
ye kürküm ye
yedeğe almak
yedi canlı
yedi düvelle barışık
yedi kat el
yediden yetmişe
yediği naneyi kokutmak
yediği önünde yemediği ardında
yediği önünde, yemediği ardında
yek at, yek mızrak
yel kayadan ne alır
yel üfürdü sel götürdü
yel yeperek
yem dökmek
yeme de yanında yat
yemeden içmeden
yemeden içmeden kesilmek
yemek seçmek
yemin etsem başım ağrımaz
yenilir yutulur gibi değil
yer demir, gök bakır
yer yarılıp içine girmek
yerden alıp gökte yemek
yere sermek
yeri öpmek
yerin dibine geçmek
yerinde duramamak
yerinde saymak
yerinde su çıkmadı ya!
yerini doldurmak
yerini tutmak
yeşil ışık yakmak
yılan hikâyesi
Acele Yürüyen Yolda Kalır
Aceleye Gelmek
Aceleye Getirmek
Acı Badem Kurabiyesi
Acı Yeşil
Açık Yeşil
Adliye Teşkilâtı
Afiyet Bulmak
Ağır Vasıta Ehliyeti
Ağız Yer, Yüz Utanır
Ağzı Burnu Yerinde
Ah Yerde Kalmaz
Ahı Yerde Kalmamak
Ahmağa Yüz, Abdala Söz Vermeye Gelmez
Ahmak Yerine Koymak
Ak Yel
Ak Yem
Akça Yel
Akla Gelmeyen Başa Gelir
Aklı Başka Yerde Olmak
Aklı Bir Yerde Olmak
Aklına Yelken Etmek
Aklını Başka Yere Vermek
Akşam Yeli
Alâminüt Yemek
Altıdan Yemek
Aman Diyene Kılıç Kalkmaz
Anası Yerinde
Ara Yerde
Araziye Uymak
Ardından Sapan Taşı Yetişmez
Arı Gibi Eri Olanın Dağ Kadar Yeri Olur
Arkadaşını Söyle, Kim Olduğunu Söyleyeyim
Arkası Yere Gelmemek
Armudu Soy Ye, Elmayı Say Ye
Askerî Rüştiye
Aş Taşınca Kepçeye Paha Olmaz
Aşağı Kalır Yeri (Veya Yanı) Yok
Ateş Düştüğü Yeri Yakar
Ateşle Barut Bir Yerde Durmaz
Atış Yeri
Atıştırma Yeri
Atölye Resmi
Ayağı Yerden Kesilmek
Ayağının Bastığı Yerde Ot Bitmez
Ayakları Yere Değmemek
Ayaklarını Yerden Kesmek
Ayıp Yerler
Ayvayı Yemek
Baba Koruk (Veya Erik) Yer, Oğlunun Dişi Kamaşır
Bağır Yeleği
Balast Yem
Baskıdaki Altından Askıdaki Salkım Yeğdir
Bastığı Yerde Ot Bitmez
Bastığı Yeri Bilmemek
Başı Yerde
Başı Yerine Gelmek
Başını Bir Yere Bağlamak
Başını Yemek
Başköşeye Kurulmak
Başlama Meridyeni
Bayram Hediyesi
Bayram Yeri
Beden Terbiyesi
Beğenmeyen Kızını (Veya Küçük Kızını) Vermesin
Bekleme Yeri
Belediye Nikâhı
Belediye Polisi
Belediye Reisi
Belediye Sarayı
Belediye Teşkilâtı
Belediyelik Olmak
Benim Diyen
Beyhude Yere
Bıçak Yemek
Bildiğini Yedi Mahalle Bilmez
Bilyeli Yatak
Bin Nasihatten Bir Musibet Yeğdir
Bir Dereceye Kadar
Bir Düziye
Bir Köşeye Atmak
Bir Köşeye Koymak
Birbirini Yemek
Biri Yer Biri Bakar, Kıyamet Ondan Kopar
Bit Yeniği
Bitirim Yeri
Bitiriş Yemi
Bok Yedi Başı
Bok Yemek
Bok Yemenin Arapçası
Boncuk Fasulye
Borç Yemek
Borç Yiyen Kesesinden Yer
Boş Yerine Vurmak
Boz Yel
Bu Haysiyetle
Buluşma Yeri
Buradayım Diye Bağırmak
Burnu Yere Düşse Almaz
Burnunun Yeli Harman Savurmak
Bütünlemeye Kalmak
Büyük Yemin Etmek
Caminin Mumunu Yiyen Kedinin Gözü Kör Olur
Can Alacak Nokta (Veya Yer)
Canı Yerine Gelmek
Canına Yetmek
Cankurtaran Yeleği
Cariyelik Etmek
Cariyeniz (Veya Cariyeleri)
Ce Demeye Mi Geldin?
Cendereye Sokmak
Cepheden Cepheye Koşmak
Ceza Yemek
Cezbeye Tutulmak (Veya Kapılmak)
Ciddiye Almak
Dâhiliye Mütehassısı
Dâhiliye Subayı
Dalyan Yeri
Damga Yemek
Değişmez Maliyet
Deli Raziye Gibi
Delikli Boncuk (Veya Taş) Yerde Kalmaz
Demir Yeri
Deniz Yeli
Deve Bir Akçeye, Deve Bin Akçeye
Devreye Alınmak
Devreye Sokmak
Devriye Gezmek
Diferansiyel Hesap
Dilenciye Hıyar Vermişler De Eğri Diye Beğenmemiş
Diyecek Yok
Diyet Uzmanı
Dizgi Yeri
Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar
Doğum Yeri
Duhuliye Kartı
Düşünceye Dalmak
Düşünceye Varmak
Edep Yeri
Efendime Söyleyeyim
Eğretiye Almak
Eğriye Eğri Doğruya Doğru
Ehemmiyet Vermek
Ekmediği Yerden Biter
Ekmeğini Yemek
El Beğenmezse Yer Beğensin
El Ermez, Güç Yetmez
Elektrikli Sandalye
Elektromanyetik Güç
Eli Ermez Gücü Yetmez
Emek Olmadan Yemek Olmaz
Emniyet Altına Almak
Emniyet Durağı
Emniyet Düğmesi
Emniyet Etmek
Emniyet Supabı
Emniyet Vermek
Endişeye Düşmek
Esas Vaziyet
Esas Vaziyete Geçmek
Eşek Sudan Gelinceye Kadar Dövmek
Eti Budu Yerinde (Veya Etine Dolgun)
Etliye Sütlüye Karışmamak
Eviye Sifonu
Eyer Boşaltmak
Eyer Kaltağı
Eyer Kapatmak (Veya Kapamak)
Eyer Kaşı
Eyer Vurmak
Eyeri Boş Kalmak
Eziyet Etmek
Eziyet Vermek
Faaliyet Göstermek
Faaliyete Geçmek
Faaliyetten Alıkoymak
Fasulye Gibi Kendini Nimetten Saymak
Fasulye Pilâkisi
Fasulye Sırığı Gibi
Fikir Hürriyeti
Gabya Yelkeni
Gam Yememek
Gâvur Eziyeti
Gâvura Kızıp Oruç Yemek (Veya Bozmak)
Gazabını Yenmek
Geçinmeye Gönlü Olmamak
Geçmişe Mazi, Yenmişe Kuzu Derler
Geometrik Yer
Geriden Geriye
Geriye Bırakmak
Geriye Dönmek
Geviş Getirmeyenler
Gezinti Yeri
Gizli Cemiyet
Gizliden Gizliye
Gol Yemek
Gökte Ararken Yerde Bulmak
Gözle Yemek
Gözü Yememek
Gün Yeli
Güneş Girmeyen Eve Doktor Girer
Günü Yetmek
Gürültüye Gelmek
Gürültüye Getirmek (Veya Boğmak)
Gürültüye Gitmek
Güvenceye Bağlamak
Hacet Yeri
Haddikifayeyi Bulmak
Hâli Tavrı Yerinde
Hâli Vakti Yerinde
Halt Yemek
Haraç Yemek (Veya Almak)
Haram Yemek
Harman Yeri
Hayat Hikâyesi
Hayat Seviyesi
Haysiyet Divanı
Haysiyetine Dokunmak
Hazır Yemek
Her Kuşun Eti Yenmez
Her Yerdelik
Herkesin Yorulduğu Yere Han Yapılmaz
Heyecan Duymak
Heyecan Vermek
Heyecana Düşürmek
Heyecana Gelmek
Heyecana Kapılmak
Hırsını Yenmek
Hikâye Birleşik Zamanı
Hikâye Etmek
Himaye Etmek
Himaye Görmek
Himayesine Almak
Hint Bezelyesi
Hüküm Yemek
Hüviyet Cüzdanı
Kaba Yel
Kabul Yeri
Kadının Fendi, Erkeği Yendi
Kafası Yerine Gelmek
Kafasının Etini Yemek
Kafayı Yemek
Kalafat Yeri
Kanını Yerde Koymak
Kapalı Yer Korkusu
Kapalı Yetişmek
Kara Yel
Kara Yeli
Kara Yer
Karavanadan Yemek
Karayemiş Ağacı
Karga Bok Yemeden
Kariyer Yapmak
Kaşan Yeri
Kavalyelik Etmek
Kaz Gelen Yerden Tavuk Esirgenmez
Kazan Kaynamayan Yerde Maymun Oynamaz
Keçi Yemişi
Keçiye Can Kaygısı, Kasaba Et (Veya Yağ) Kaygısı
Kedi Yavrusunu Yerken Sıçana Benzetir
Kedi Yetişemediği (Veya Uzanamadığı) Ciğere Pis (Veya Murdar) Dermiş
Kefekiye Dönmek
Kendi Kendini Yemek
Kendini Bir Yerde Bulmak
Kendini Fasulye Gibi Nimetten Saymak
Keseye Davranmak
Kesintiye Almak
Kesintiye Uğramak
Keyfi Yerinde
Kızıl Yel
Kızını (Veya Evlâdını) Dövmeyen Dizini Döver
Kibrine Yedirememek
Kifayet Etmek
Kilit Yeri
Kimseden Kimseye Hayır Yok (Veya Gelmez)
Kirliye Atmak
Kitapta Yeri Olmak
Konuşma Yetersizliği
Korkulu Rüya (Veya Düş) Görmektense Uyanık Yatmak Evlâdır (Veya Yeğdir)
Koyduğum Yerde Otluyor
Koyu Yeşil
Köpeğe Atsan Yemez
Köpek Yese Kudurur
Köprüden (Veya Köprüyü) Geçinceye Kadar Ayıya Dayı Derler
Kötek Yemek
Kötüye Kullanmak
Köy Yeri
Köylük Yer
Kulis Faaliyeti
Kurabiye Gibi
Kurt Komşusunu Yemez
Kurt Yeniği
Kuru Gürültüye Pabuç Bırakmamak
Kuru Yemişçi
Kuş Gibi (Veya Kadar) Yemek
Kuşluk Yemeği
Küf Yeşili
Kül Yemek (Veya Yutmak)
Kündeye Gelmek
Kündeye Getirilmek
Künyesi Bozuk
Künyesi Gelmek
Künyesini Okumak
Lâboratuvar Muayenesi
Lâf Yetiştirmek
Lâfını Yedirmek
Lâtin Yelkeni
Lüzumsuz Yere
Mahremiyetine Girmek
Maliyet Fiyatı
Manda Gibi Yemek
Manyetik Disk
Manyetik Kart
Manyetik Kartuş
Manyetik Kaset
Manyetik Tambur
Manyetize Etmek
Manyetize Olmak
Maziye Karışmak
Medreseye Düşmek
Mercan Yeşili
Meridyen Düzlemi
Meryem Pelesengi
Meryemana Asması
Meryemana Dikeni
Meşruten Tahliye
Methiye Düzmek
Millî Hüviyet
Minareyi Yaptırmayan Yerden Bitmiş Sanır
Miras Yemek
Misafir Umduğunu Değil Bulduğunu Yer
Misk Yerini Belli Eder
Mitral Yetersizlik
Muafiyet Sınavı
Muayene Etmek
Muayene Olmak
Muhayyer Bırakmak
Mum Palmiyesi
Müyesser Olmak
Nahak Yere
Nane Yemek
Ne Demeye
Ne Diye?
Nereden Nereye
Nihayet Vermek
Niyet Tutmak
Niyeti Bozuk
Nizamiye Karakolu
Ocağını Yeşertmek
Ok Gibi (Yerinden) Fırlamak
Okka Her Yerde Dört Yüz Dirhem
Olupbittiye Getirmek
Oluruyla Yetinmek
Onuruna Yedirememek
Orman Yeşili
Orospu Yemeği
Ortak Mülkiyet
Oruç Yemek
Panayır Yeri
Papaz Her Gün Pilâv Yemez
Para Yedirmek
Parasını Yemek
Parmaklarını (Birlikte) Yemek
Pat Diye
Pazar Yerine Dönmek
Pençe Pençeye Gelmek
Pereseye Almak
Pilâv Yiyen Kaşığını Yanında (Veya Belinde) Taşır
Polis Hafiyesi
Polisiye Film
Polisiye Roman
Pot Yeri
Potansiyel Suçlu
Puan Hesabıyla Yenmek
Resmiyete Dökmek
Riayet Etmek
Rivayet Birleşik Zamanı
Rivayet Olunmak (Veya Edilmek)
Rölântiye Almak
Rüşvet Yemek
Sabah Yeli
Safra Yeşili
Sağlık Muayenesi
Sahneye Koymak
Sahur Yemeği
Sam Yeli
Sarma Kafiye
Satış Yeri
Sayesinde Sayeban Olmak
Seçmeli Yemek
Seçmesiz Yemek
Sedyelik Olmak
Sermayeyi Doğrultmak
Sıcaklık Seviyesi
Sıhriyet Peyda Etmek
Sınırsız Yetki
Sırık Fasulyesi
Sırtı Yere Gelmek
Sırtı Yere Gelmemek
Sirayet Etmek
Soluğu (Bir Yerde) Almak
Sosyal Bünye
Sosyal Faaliyet
Söyleyeceği Olmak
Sözü Sohbeti Yerinde
Su Götürür Yeri Olmamak
Su Yelvesi
Surata Bak Süngüye Davran
Suyu Görünce Teyemmüm Bozulur
Tadından Yenmemek
Tahıl Yemi
Tahkiye Etmek
Tahliye Etmek
Tahrir Heyeti
Takviye Etmek
Tam Kafiye
Tan Yeli
Tan Yeri Ağarmak
Tartarak Yenme
Tasfiye Etmek
Tatlı Yerinde Bırakmak (Veya Kesmek)
Tavsiye Mektubu
Tavuk Ayağı Yemek
Tavus Yeşili
Tecziye Etmek
Tediye Emri
Tediye Etmek
Teftiş Heyeti
Tehlikeye Atılmak
Tekme Yemek
Tencerede Pişirip Kapağında Yemek
Teraziye Vurmak
Terbiye Almak (Veya Görmek)
Terbiyeli Maymun Gibi
Terbiyesini Bozmak
Terbiyesini Vermek
Terbiyesizlik Etmek (Veya Yapmak)
Teslimiyet Göstermek
Tesviye Aleti
Tesviye Etmek
Teyel Yapmak (Veya Atmak)
Tezkiyesi Bozuk
Tezkiyesini Düzeltmek
Tıka Basa Yemek
Tırnak Yeri
Tilkinin Dönüp Dolaşıp Geleceği Yer Kürkçü Dükkânıdır
Tiye Almak
Toplantı Yeri
Tunç Kafiye
Turkuaz Yeşili
Türkiye Türkçesi
Umumî Heyet
Ut Yeri
Utancından Yere Geçmek
Utancından Yerin Dibine Girmek
Uzun Hikâye
Vadiye Dökülmek
Vaktini Almak (Veya Yemek)
Vasiyet Etmek
Vaziyet Almak
Vaziyeti Kurtarmak
Velveleye Vermek
Vergiye Bağlamak
Vesveseye Düşmek
Vikaye Etmek
Vilâyet Binası
Voli Yeri
Vurduğu Yerden Ses Gelmek
Yağ Yedirmek
Yağmur Yemek
Yangın Yeri
Yangın Yerine Dönmek
Yargı Yeri
Yaşı Yerde (Veya Toprakta) Sayılası
Ye Kürküm Ye!
Yedek Besinler
Yedek Oyuncu
Yedek Parçacı
Yedek Parçacılık
Yedek Teker
Yedi Belâ
Yedi Göbek
Yedi Kat Yerin Dibine Geçmek
Yedi Kubbeli Hamam Kurmak
Yedi Mahalle
Yediği Naneye Bak!
Yedinci Sanat
Yeğ Tutmak
Yeis Duymak
Yeise Bürünmek
Yeise Kapılmak
Yel Gibi
Yel Yepelek
Yele Vermek
Yelken Açmak
Yelken Basmak
Yelken Bezi
Yelken Dikmek
Yelken Gemisi
Yelken Gönderi
Yelken Yarışı
Yellim Yelalim
Yem Borusu
Yem Dökmek (Veya Koymak)
Yem Kestirmek
Yem Olmak
Yem Torbası
Yem Verimi
Yemek Dolabı
Yemek Hizmeti
Yemek Listesi
Yemek Salonu
Yemek Vermek
Yemek Yemek
Yemin Billâh
Yemin Billâh Etmek
Yemin Etmek
Yemin Kasem
Yemin Vermek
Yemini Basmak
Yemlik Arpa
Yengeç Dönencesi
Yengeç Gibi
Yeni Ay
Yeni Dünya
Yeni Dünya Aslanı
Yeni Eflâtuncu
Yeni Eflâtunculuk
Yeni Eleştirici
Yeni Eleştiricilik
Yeni Gerçekçi
Yeni Gerçekçilik
Yeni Gümüş
Yeni Sene
Yeni Yazı
Yeni Yeni
Yeni Yetmelik
Yeni Yıl
Yeniden Kurma
Yeniden Tasarımlama
Yeniden Yeniye
Yenik Düşmek
Yenik Saymak
Yenilgiye Uğramak
Yenilik Korkusu
Yenilik Yapmak
Yer Adı
Yer Adı Bilimi
Yer Alıştırmaları
Yer Almak
Yer Altı Kaynakları
Yer Altı Merdiveni
Yer Altı Treni
Yer Bakır Gök Demir Kesilmek
Yer Belirteci
Yer Biçimleri
Yer Bilimsel
Yer Bulmak
Yer Cücesi
Yer Değiştirmek
Yer Demir Gök Bakır
Yer Domuzu
Yer Domuzugiller
Yer Etmek
Yer Fesleğeni
Yer Geçidi
Yer Hostesi
Yer Kabul Etmez
Yer Kaplamak
Yer Kapmak
Yer Katı
Yer Mantarı
Yer Merkezli
Yer Meşesi
Yer Mumu
Yer Odası
Yer Palamudu
Yer Pelidi
Yer Pırasası
Yer Sakızı
Yer Sarmaşığı
Yer Sarsıntısı
Yer Servisi
Yer Sıçanı
Yer Solucanı
Yer Vermek
Yer Yağı
Yer Yer
Yer Yerinden Oynamak
Yer Yurt
Yer Yuvarı
Yer Yuvarlağı
Yer Zarfı
Yerde Kalmak
Yerden Göğe Kadar
Yerden Selâm
Yerden Temenna
Yerden Yapma
Yerden Yere Vurmak
Yere Bakmak
Yere Baktırmak
Yere Batmak
Yere Doğrulum
Yere Sağlam Basmak
Yere Vurmak
Yere Yönelim
Yerel Radyo
Yerel Saat
Yerel Yayın
Yeri Başka
Yeri Gelmek
Yeri Göğü Ben Yarattım Demek
Yeri Göğü Birbirine Katmak
Yeri Göğü Tırmalamak
Yeri Göğü Tutmak
Yeri Olmak
Yeri Soğumadan
Yeri Var!
Yerin Kulağı Var
Yerinde Kalmak
Yerinde Olmak
Yerinde Yeller Esmek
Yerinden Fırlamak
Yerinden Oynamak
Yerinden Oynatmak
Yerine Geçmek
Yerine Gelmek
Yerine Getirmek
Yerine Oturmak
Yerini Almak
Yerini Beğenmek
Yerini Bulmak
Yerini Isıtmak
Yerini Sevmek
Yerini Yapmak
Yerle Beraber
Yerle Gök Bir Olsa
Yerlerde Sürünmek
Yerlere Geçmek
Yerlere Kadar Eğilmek
Yerleri Süpürmek
Yerleşim Alanı
Yerleşim Merkezi
Yerli Dolap
Yerli Yerine
Yerli Yersiz
Yersiz Yurtsuz Kalmak
Yeşil Işık
Yeşil Oy
Yeşil Saat
Yeşil Saha
Yeter De Artar
Yeter Derecede
Yeter Sayı
Yeteri Kadar
Yeterli Olmak
Yeterlik Belgesi
Yeterlik Eğitimi
Yeterlik Fiili
Yetimi Okşamışlar, Vay Sırtım Demiş
Yetiş! (Veya Yetişin!)
Yetki Gasbı
Yetki Vermek
Yetkili Kılmak
Yetkili Merci
Yetkili Yargıç
Yıldız Yeli
Yiyim Yeri Etmek (Veya Yapmak)
Yok Yere
Yönetim Yeri
Yüksek Sosyete
Yüreği Yerinden Oynamak
Yüzü Yerde
Zaptiye Memuru
Zekâ Yeteneği
Zengin Kafiye
Zılgıt Yemek
Zınk Diye Durmak
Zihnine Yerleştirmek
abacı kebeci (ara yerde) sen neci?
açlıktan ölmeyecek kadar
adam yerine (veya hesabına) koymak
afiyet üzere olmak
ağır yongayı yel kaldırmaz
alçak yer yiğidi hor gösterir
aptal yerine koymak
aşure yemeye giden kaşığını taşır
ayıpsız dost isteyen dostsuz kalır
beklemeye almak
besiye çekmek
bıraktığı (veya bağladığı) yerde (veya çayırda) otlamak
borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir
cefayı çekmeyen sefanın kadrini bilmez
cinayet işlemek
cup diye
dedikodu sermayesi olmak
derekeye düşmek
diskalifiye olmak
doğru söz yemin istemez
dönüp geriye bakmak
ebediyete intikal etmek
eksiltmeye çıkarmak
ekşi yemedim ki karnım ağrısın
emekliye sevk etmek
engin dallardan murt yememek
eskiye rağbet (veya itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı
ezilmeden yenilmek
fırça yemek
gâvurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını çalar
gidilmeyen yer senin değildir
gön yufka yerinden delinir
görücüye çıkmak
gövdeye atmak (veya indirmek)
gözlüye gizli yoktur
gürültüye vermek
hastaneye kaldırmak (veya yatırmak)
haybeye kürek çekmek
hediye etmek
kabiliyetli çırak ustayı geçer
kanuniyet kesbetmek
katakulliye getirmek
keleye çekmek
kelepçeye vurmak
kesilen baş yerine konmaz
kisveye bürünmek
kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
kümeye çıkmak
mahkemeye vermek
mandepsiye bastırmak (veya düşürmek)
mapushaneye düşmek
mazlumun ahı yerde kalmaz
mesaiye kalmak
mesuliyet almak
meyveye durmak
muafiyet tanımak
mütekabiliyet esası üzerine
paye vermek
pof diye
pupa yelken ilerlemek (veya gitmek)
rap diye
riayetkâr olmak
secdeye varmak (veya kapanmak)
tabak sevdiği deriyi taştan taşa (veya yerden yere) çalar
takati yetmemek
tehlikeye düşürmek
tekkeyi bekleyen çorbayı içer
tepkimeye girmek
ufak at da civcivler yesin
vaziyet etmek
veto yemek
viraneye çevirmek
yalan yere yemin etmek
yedekte kalmak
yekûn çekmek
yekvücut olmak
yel vermek
yengen olur!
yenene içilene bakılmamak
yerinde bulmak
yetti artık (veya gayrı)
yetmişine merdiven dayamak
yüğrük at yemini artırır
zafiyet geçirmek
zayıf yerinden (veya noktasından veya damarından) yakalamak
zenneye çıkmak
zıp diye çıkmak
zift yesin
zirveye çıkmak
zurnanın zırt dediği yer
zurnacının karşısında limon yemek gibi
züğürt olup düşünmektense uyuz olup kaşınmak yeğdir
baş yemek
çantadan yetişmek
üstünüze afiyet (veya sağlık)
çerez gibi yemek
arife günü yalan söyleyenin bayram günü yüzü kara çıkar
Osmanlı tokadı yemek
ihaleye çıkarılmak
imeceye girmek
işkenceye sokmak
örtüye sokmak (veya koymak)
şikâyette bulunmak
çekiye gelmez
içeriye düşmek
çiğ yemedim ki karnım ağrısın
hak yerini bulur (veya yerde kalmaz)
geriye yürümek
zıkkımın kökünü (veya pekini veya dibini) ye!
çifte yemek
inayette bulunmak
hatır için çiğ tavuk yemek
ünsiyet peyda etmek
yüzüğü geriye çevirmek
yapı taşı yerde kalmaz
çalım yemek
yerli yerinde olmak
meydan dayağı yemek
çene yetiştirmek
sekteye uğramak
veresiye almak
altın yere düşmekle pul olmaz
ketenpereye getirmek
larp diye
takiye yapmak
üzerinize afiyet (veya sağlık)
şimdiye kadar (veya dek)
işleyen demir pas tutmaz (veya ışıldar)
üye olmak
şüpheye düşmek
yeşil alan
heyecana getirmek
yedi cet
istenmeyen adam
yeşil kart
istenmeyen durum
yeni dalga
asliye hukuk mahkemesi
ivinti yeri
yeşil salata
ağır taş yerinden oynamaz