TDK Ok Nedir Anlamı, Ok Ne Demek? Ok Eşanlamlısı

TDK Ok Anlamı Nedir? Ok Ne Demek?

Bir dairede Bir kirişin ortasında Bu kirişi gören Yayın ortasına indirilen Doğru parçası

At arabası

Kağnı vb. araçlarda Koşum hayvanlarının bağlandığı Ağaç

Yön Göstermek amacıyla Belli yerlere konulabilen

oka Benzer İşaret

Yayla atılan

ucunda Sivri Bir Demir bulunan İnce Ve Kısa Tahta Çubuk

TDK Sözlüğünde Ok İle İlgili Atasözü ve Deyimler

Ok yaydan (veya yayından) Çıkmak

Ok Gibi (yerinden) Fırlamak

Ok Atmak

Atasözleri Sözlüğünde Ok

Abdalın yağı çok olursa gah (hem) borusuna çalar (sürer), gah (hem) gerisine

Aç aslandan tok domuz yeğdir

Aç bırakmaz hırsız edersin, çok söyleme arsız (yüzsüz) edersin

Aç doymam, tok acıkmam sanır

Aç elini kara sokar

Aç gezmekten tok ölmek yeğdir

Aç ne yemez, tok ne demez

Aç tokun yüzüne bakmakla doymaz

Aça dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış

Adam olacak çocuk bokundan belli olur

Adı çıkmış dokuza, inmez sekize

Ağrımayan başın, sargıya ihtiyacı yoktur

Akara kokara bakma, çuvala girene bak

Al elmaya taş atan çok olur

Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz

Allı yelek, pullu yelek; gömlek yok canfes neye gerek?

Anam babam kesem, elimi soksam yesem

Araba devrilince (teker kırılınca) yol gösteren çok olur

Arı, kızdıranı sokar

Asil azmaz, bal kokmaz

Asil azmaz, bal kokmaz; kokarsa yağ kokar, onunda aslı ayrandır

At görmediysen, bokundan da mı atlamadın?!

Atılan ok geri dönmez

Avrat malı, kapı mandalı (tokmağı)

Ay bozmaz, süt kokmaz. Kokarsa ayran kokar, çünkü aslı süttür

Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur

Ayağın sığmayacağı yere baş sokulmaz

Az ateş çok odun yakar

Az el aş kotarır, çok el iş kotarır

Az kazanan çok kazanır, çok kazanan hiç kazanır

Az menfaat çok zarara mal olur

Az sabırda, çok keramet vardır

Az söyle, çok dinle

Az tamah çok ziyan getirir

Az veren candan, çok veren maldan

Az yetmez, çok artmaz (artmazsa yetmez, yetmezse artmaz)

Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur

Aza demişler: "-Nereye?" "-Çoğun yanına!" demiş ("-Azca nereye?" "-Çokçanın yanına!")

Balık ''Çok konuşurum ama ağzım su dolu.''demiş

Balık baştan kokar

Balık kokarsa tuzlanır, tuz kokarsa ne yapılır?

Bana dokunmayan (beni sokmayan) yılan bin yaşasın

Baş sağ olursa börk çok olur

Bey ardından çomak çalan çok olur

Beyler buyruğu yoksula kan ağlatır

Bezirgan züğürtleyince eski defterleri yoklar

Bin atın varsa inişte in, bir atın varsa yokuşta bin

Bin dost az, bir düşman çok

Bir baba dokuz oğlu besler, dokuz oğul bir babayı beslemez

Bir baş soğan bir kazanı kokutur

Bir dokun, bin ah dinle

Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur

Bir uyuz keçi bir sürüyü boklar

Boğaz dokuz (kırk) boğumdur (boğa boğa söyler)

Bok nisbetle tezek amber gibidir

Boka nispetle tezek amberdir

Boktur kokar, huydur çeker

Borçsuz çoban, yoksul beyden iyidir

Borcun yoksa kefil ol, işin yoksa şahit ol

Boş fıçı çok (fazla) langırdar

Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok?

Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince

Büyük lokma ye(de), büyük söz söyleme

Cami ne kadar büyük olsa imam gene bildiğini okur

Çingene ciğer pişirir, çok yemeden karnın(ı) şişirir

Çok açılma, soğuk alırsın

Çok bilen (söyleyen) çok yanılır

Çok el, ya yağmaya ya yolmaya

Çok gezen çok bilir

Çok gezen tavuk, ayağında pislik getirir

Çok havlayan köpek ısırmaz

Çok incelme, koparsın

Çok koşan (seyirten) çabuk (tez) yorulur

Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz

Çok (fazla) naz aşık usandırır

Çok söyleme arsız olur, aç koyma hırsız olur (aç bırakma hırsız olur çok söyleme arsız olur)

Çok tutan elim olsun, ocaklıkta yerim olsun

Çok yaşayan (okuyan) bilmez, çok gezen bilir

Çömlek taşa dokunursa vay çömleğin haline

Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz

Değme (dokunma) sarhoşa, yıkılana kadar gitsin

Derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen

Deveye ''İnişi mi seversin, yokuşu mu?'' demişler, ''Düz yere mi (Düze kıran mı) girdi?'' demiş

Devletli (zengin) yanını kaşısa, yoksul para verecek sanır

Devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç

Dilin kemiği yok

Doğru söyleyeni (konuşanı) dokuz köyden kovarlar

Dokuz at bir kazığa bağlanmaz

Domuzdan toklu olmaz

Donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer

Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur

Düğünde Fatmacığı kim bilir (Fatmacığın adı mı okunur)?

Düğünü okuyucu boklar

Düşman düşmana rahmet (gazel, yasin) okumaz

Emanet eşeğin (hayvan) kuskunu yokuşta toplar

Emmim, dayım kesem; elimi soksam yesem

Gelene gidene rahmet okutur (gelen gideni aratır)

Gönül var otluğa, gönül var çöplüğe (bokluğa) konar

Gözlüye gizli yoktur

Güneş giren eve doktor (hekim) girmez

Güneş görmeyen eve doktor girer

Güzellik ondur, dokuzu dondur

Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar anlaşa anlaşa

Her çiçek koklanmaz

Her çok azdan olur

Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan

Her inişin bir yokuşu vardır

Her şeyin yokluğu yokluktur

Her yerde okka dört yüz dirhem

Herkes (insan) bildiğini okur

Hızlı koşan (giden) atın boku seyrek düşer (olur)

Hoca okurken yanılır

Horozu çok olan köyde sabah geç olur

Islanmışın yağmurdan pervası yoktur

İki kişi başında fes yok derse başını yokla

İki kişi konuşurken üçüncüye bok yemek düşer

İlk vuran okçudur

İnsan eşek olunca semer vuran çok olur

İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar

İyi olacak hastanın hekim (doktor) ayağına gelir

Kapıyı kırarsan odun çok olur

Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz

Karıncanın yok olma zamanı gelince kanatlanır

Karnı tok it gölgede yatar

Kartala bir ok değmiş, oda kendi yeleğinden

Kavak, yaprağını tepeden dökerse kış çok olur

Kediye ''Bokun şifa'' demişler, tutmuş üstünü örtmüş

Kefenin cebi yok

Kes parmağını çık pazara, ilaç buyuran çok olur

Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz

Kimseden kimseye hayır yok (gelmez)

Korkak tavşan çok yaşar

Korkunun ecele faydası yoktur

Kötürümden aksak, hiç yoktan ahmak yeğdir

Köylü, ''Misafir kabul etmeyiz.'' demez, ''Konacak konak yoktur.'' der

Lokma çiğnenmeden yutulmaz

Lokma karın doyurmaz, şefkat artırır

Mart dokuzunda çıra yak, bağ buda

Maşa varken elini ateşe sokma (el ateşe sokulmaz)

Minnetle gül koklama, dikeni sancar seni

Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır

Nasipten öteye yol yok

Nerde çokluk, orda bokluk

Nereye gitsen okka dört yüz dirhem

Onmadık hacıyı deve üstünde yılan sokar

Öksüz kuzu toklu olmaz

Öksüze acıyan çok, ama ekmek veren yok

Ölümden öte köy yoktur

Palamut çok biterse kış erken olur

Paran varsa cümle âlem kulun, paran yoksa tımarhane yolun

Sakla beni varken, bulunayım sana yokken

Sana taşla vurana, sen aşla vur (dokun)

Sarhoşa dokunma kendi yıkılsın

Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış

Sevda geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur

Sokma akıl, sekiz adım gider

Su içene yılan bile dokunmaz

Şüphe, insanı rahat koymaz; ama çok tehlikeden korur

Tatarın kılavuza ihtiyacı yok

Tok, açın halinden bilmez (ne bilir, anlamaz) (Var ne bilsin yok halinden)

Tok ağırlaması güçtür

Tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar

Tokmağı baş kazık yer

Una dökülen yağın zararı yok

Var evi, kerem evi; yok evi, verem (elem) evi

Var ne bilsin yok halinden

Var varlatır, yok söyletir

Varsa hünerin, var her yerde yerin; yoksa hünerin, var her yerde yerin!

Varsa (var mı) pulun, herkes kulun; yoksa (yok mu) pulun, dardır yolun

Yağlı dilimin yoksa, yağlı dilin de mi yok!

Yalanın kemiği yok ki boğaza bata

Yatan öküze yem yok

Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış

Yok büyümez, zayıf büyür

Yoksul ala ata binse selam durmaz

Yoktan yonga çıkmaz

Yokun canı alınmaz

Deyimler Sözlüğünde Ok

acemi itle bok yemek

adı bile okunmamak

adı çıkmış dokuza

adı çıkmış dokuza, inmez sekize

ak sakaldan yok sakala gelmek

akı bokuna karışmak

aklı bokuna karışmak

altmış dokuz

başına feleğin tokmağı inmek

burnu kokuyu iyi almak

burnunu sokmak

ceddine okumak

cim karnında bir nokta

dokuz doğurmak

dokuz köyden kovulmuş

göbeği sokakta kesilmiş

gözü gönlü tok olmak

hilesi hurdası yok

hokka gibi oturmak

içine sokacağı gelmek

iki ayağını bir pabuca sokmak

ince eleyip sık dokumak

ipi sapı yok

ismi var cismi yok

işi yokuşa sürmek

işin ucu birine dokunmak

kafasının bir tahtası noksan olmak

karga bokunu yemeden

kokusu çıkmak

köprünün altından çok sular aktı

kör şeytanın işi yok

lamı cimi yok

lokman hekimin ye dediği

ok gibi ciğerine işledi

ok gibi fırlamak

ok yaydan çıktı

okey atmak

okkanın altına gitmek

oklava yutmuş gibi

okumu attım, yayımı astım

ötesi yok

pabucu büyüğe okutmak

parasını sokağa atmak

rahmet okumak

sakalım yok ki sözüm dinlensin

sarımsak yemedim ki ağzım koksun

soğan yemedim ki ağzım koksun

sokağa atmak

suya sabuna dokunmamak

tavşan boku

tekerine çomak sokmak

tuzlayayım da kokmayasın

ucu dokunmak

vurduğu çok; ama öldürdüğü yok

yatacak yeri yok

yediği naneyi kokutmak

Açlıktan Nefesi Kokmak

Ağzı Süt Kokmak

Ağzına Vur, Lokmasını Al

Ağzından Lokmasını Almak

Ağzını Aramak (Veya Yoklamak)

Ağzını Koklamak

Ağzının Perhizi Yok

Akıl Doktoru

Akım Derken Bokum Demek

Allah Dokuzda Verdiğini Sekizde Almaz

Aşağı Kalır Yeri (Veya Yanı) Yok

At Var, Meydan Yok

Bakır Oksit

Balık Baştan Kokar

Bam Teline Basmak (Veya Dokunmak)

Barut Kokusu Gelmek

Başa Baş Noktası

Başına Vur, Ağzından Lokmasını Al

Beni Sokmayan Yılan Bin (Yıl) Yaşasın

Benim Oğlum Bina Okur, Döner Döner Yine Okur

Beyler Buyruğu Yoksula Kan Ağlatır

Bildiğini Okumak

Binin Yarısı Beş Yüz (O Da Bizde Yok)

Bir Baba Dokuz Evlâdı Besler, Dokuz Evlât Bir Babayı Beslemez

Bir Lokma Bir Hırka

Bir Varmış Bir Yokmuş

Boka Nispetle Tezek Amberdir

Boku Bokuna

Bokunda Boncuk Bulmak

Bokuyla Kavga Etmek

Bugünden Tezi Yok

Buğdayım Var Deme Ambara Girmeyince, Oğlum Var Deme Yoksulluğa Ermeyince

Buharlaşma Noktası

Burnunun Dibine Sokulmak

Bülbül Gibi Konuşmak (Veya Okumak)

Büyütken Doku

Can Alacak Nokta (Veya Yer)

Can Noktası

Canı Yok Mu?

Canımı Sokakta Bulmadım

Dertsiz Başını Derde Sokmak

Destek Doku

Deve Kuşu Gibi Başını Kuma Sokmak (Veya Gömmek)

Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar

Dokunulmazlığını Kaldırmak

Dokuz Babalı

Dokuz Canlı

Dokuz Körün Bir Değneği

Dokuz Yorgan Eskitmek (Veya Paralamak)

Düşman Düşmana Gazel (Veya Yasin) Okumaz

Düşüncesini Okumak

Elini Sıcak Sudan Soğuk Suya Sokmamak

Fiske Kondurmamak (Veya Dokundurmamak)

Gözleri Velfecri Okumak

Güneş Girmeyen Eve Doktor Girer

Hafta Sekiz, Gün Dokuz

Halk Okulu

Hani Yok Mu

Hareket Noktası

Hariçten Gazel Okumak (Veya Atmak)

Kimseden Kimseye Hayır Yok (Veya Gelmez)

Kokusunu (Veya Koku) Almak (Veya Duymak)

Konut Dokunulmazlığı

Korkunun Ecele Faydası Yoktur

Korun Dokusu

Kulağı Okşamak

Kulağına Koymak (Veya Sokmak)

Kundak Sokmak (Veya Koymak)

Martaval Atmak (Veya Okumak)

Masal Okumak (Veya Anlatmak)

Mektubu Dışından Okumak

Ok Gibi (Yerinden) Fırlamak

Ok Meydanı

Ok Meydanında Buhurdan Yakmak

Ok Yılanı

Okka Her Yerde Dört Yüz Dirhem

Okulu Asmak (Veya Kırmak)

Ortada Fol Yok Yumurta Yok

Sokağa (Veya Sokaklara) Düşmek

Su Gibi Bilmek (Veya Okumak)

Tozdan Dumandan Ferman Okunmamak

Tuzlayayım Da Kokmayasın (Veya Kokma)

Tükürük Hokkası

Tüyüne Dokunmamak

Ucu (Herhangi Birine) Dokunmak

Yetimi Okşamışlar, Vay Sırtım Demiş

Yorgunu Yokuşa Sürmek

Zırnık (Bile) Koklatmamak

atılan ok geri dönmez

başka işi yok mu?

ben yokum (veya ben bu işte yokum)

biçim vermek (veya biçime sokmak)

blok yapmak

borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir

cemaat ne kadar çok olsa imam gene bildiğini okur

doksan kapının ipini çekmek

doktor doktor gezmek (veya dolaşmak)

doktora yapmak

donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer

dur durak (veya dur dinlen veya dur otur) yok

düzen vermek (veya düzene koymak veya düzene sokmak)

emanet hayvanın (veya eşeğin) kuskunu (veya paldımı) yokuşta kopar

gelen gideni aratır (veya gelen gidene rahmet okutur)

gözlüye gizli yoktur

hiç yoktan iyidir

horozu çok olan köyde sabah geç olur

katresi kalmadı (veya yok)

kılavuzu karga olanın burnu boktan kalkmaz

köprünün (veya köprülerin) altından çok su (veya sular) aktı (veya geçti)

kuşku yok

lahavle çekmek (veya okumak)

noktasına virgülüne dokunmadan

ok yaydan (veya yayından) çıkmak

tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur

zayıf yerinden (veya noktasından veya damarından) yakalamak

zerresi (veya zerre kadar eseri) kalmamak (veya olmamak veya yok)

imanı yok

ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak

iş yok

Osmanlı tokadı yemek

işkenceye sokmak

çarkına etmek (veya okumak)

örtüye sokmak (veya koymak)

şekle sokmak (veya koymak)

çivi sokmak (veya sürmek)

şüphe yok

karnı tok sırtı pek olmak

çomak sokmak (veya koymak)

ağzının kokusunu çekmek

sela vermek (veya okumak)