TDK Bu Nedir Anlamı, Bu Ne Demek? Bu Eşanlamlısı

TDK Bu Anlamı Nedir? Bu Ne Demek?

En Yakında bulunan Bir varlığı Veya Biraz Önce anılan Bir şeyi İşaret yolu İle Belirtmek İçin kullanılan Bir Söz

Yerde

zamanda Veya Söz zincirinde En Yakın olanı Gösteren Bir Söz

TDK Sözlüğünde Bu İle İlgili Atasözü ve Deyimler

Bu yana

Bu sıcağa Kar mı dayanır?

Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana turşusu!

Bundan iyisi Can sağlığı

Bundan

bunda Bir İş Var

buna değdi (idi) buna değmedi (idi) Demek

Bu Minval Üzere

Bu Kadar Kusur Kadı kızında da bulunur

Bu Kadar

Bu Denli

Bu abdestle Daha Çok Namaz kılınır

Atasözleri Sözlüğünde Bu

Abdal abdalın ne onduğunu ister, ne de bulduğunu

Abdal (derviş) tekkede, hacı Mekke'de bulunur

Abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır

Aç tavuk (düşünde) kendini buğday (arpa, darı) ambarında sanır (görür)

Ağanın alnı terlemezse, ırgatın burnu kanamaz

Ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın

Al kibar kızını, işlerin bulana bulana, al çitak kızını gezsin eylene eylene

Alışmış kursak, bulamacı ister

Allah fukarayı sevindirmek isterse önce eşeğini yitirtir, sonra buldurur

Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer?

Arayan belasınıda, devasınıda bulur

Arayan bulur, inleyen ölür

Arpa eken buğday biçmez

Arpa ekip buğday bekleme

At bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur, at bulunmaz

At karnından, yiğit burnundan bellidir

Atta karın, yiğitte burun

Avradın (karının) dolaşığı, akşamdan - sabaha - kor bulaşığı

Ay buluttan çıksın da gör, ayva tüyünü atsın da gör

Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz

Azan Mevlasınıda bulur, belasını da

Bana benden (olur) her ne olursa, başım rahat bulur dilim susarsa

Beyler buyruğu yoksula kan ağlatır

Bir ahırda atda bulunur, eşekde

Bir ambar buğdayın örneği bir avuçtur

Bir bulutla kış olmaz (bir çiçekle yaz gelmez)

Buğday başak verince orak pahaya çıkar (kıymete biner)

Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok?

Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince

Buğdayın yanında acı ot da sulanır

Bugün bana ise yarın sana

Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir

Bugünün işini yarına bırakma

Bulanık su, balıkçının yarı kazancıdır

Burun yüzden düşmez

Cennet de bu dünyada cehennem de

Çabuk parlayan, çabuk söner

Çocuğa iş buyuran, ardına kendi düşer (çocuğa iş, ardına sen düş / çocuğa iş sal, ardınca sen var)

Çocuğun bulunduğu yerde kov (dedikodu, gıybet) olmaz

Çok koşan (seyirten) çabuk (tez) yorulur

Çubuk kırılır, çıt der; kütük kırılır, küt der

Deli deli akanı, bura bura tıkarlar

Deniz bal olmuş, fukara kaşık bulamamış

Derdini söylemeyen derman bulamaz

Deve kırk yılda intikam almış; ''Amma da çabuk oldu,'' demiş

Deveye burç gerek olursa boynunu uzatır

Ecele (ölüme) çare bulunmaz

Eden bulur, inleyen ölür

Elde bulunan beyde bulunmaz

Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz

Etme bulma dünyası

Gidip de gelmemek, gelip de görmemek (bulmamak) var

Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi?

Gün bugündür

Gündüzün mum yakan, geceyi bulamaz

Hacı hacıyı Mekke'de, derviş dervişi tekkede bulur

Hak yerini bulur

Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz

Her şeyin yenisi, dostun eskisi (makbuldür)

Hızlı koşan çabuk yorulur

Işığını akşamdan önce yakan sabaha çırasında yağ bulamaz

Issız eve it buruk

İki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış

İmece günü bulutlu, görmeyene ne mutlu

İt ite buyurur, it de kuyruğuna

İt ulur, birbirini bulur

İtin (köpeğin) duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı

İven (acele eden) kız ere varmaz, varsa da baht bulmaz

İyilik eden iyilik bulur

Kara haber tez (çabuk) duyulur

Karaya sabun, deliğe öğüt neylesin

Karpuz kabuğunu görmeden denize girme

Kasap, yağı bol bulunca gerisini yağlar

Kelle sağ olsun da külah bulunur

Kes parmağını çık pazara, ilaç buyuran çok olur

Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz

Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye

Köpeksiz köy bulmuş, değneksiz gezer

Köylü, ''Misafir kabul etmeyiz.'' demez, ''Konacak konak yoktur.'' der

Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdulrahman Çelebi derler

Mal bulunur, can bulunmaz

Mart dokuzunda çıra yak, bağ buda

Misafir umduğunu değil bulduğunu yer

Miskçiyle konuş, miskine bulaş; pisçiyle konuş, pisine bulaş

Nasihat istersen tembele iş buyur

Nasipsiz köpek kurban bayramında köy dışında bulunur

Olacakla öleceğe çare bulunmaz

Olsa ile bulsayı ekmişler, hiç bitmiş

Olsayı bulsaya vermişler hiç doğmuş

Ortaklık öküzden, başka buzağı yeğdir

Öküz altında buzağı aranmaz

Öküz tekini bulmadan çifte yürümez

Para isteme benden, buz gibi soğurum senden

Saç kıvamını bulur hamur tükenir, yaş kıvamını bulur ömür tükenir

Sağ olsun da dağ ardında bulunsun

Sağılır ineğin buzağısı kesilmez

Sahipsiz eve it buyruk

Sakla beni varken, bulunayım sana yokken

Sayılı günler (gün) tez (çabuk) geçer

Sel gider kum kalır (kişi ettiğini bulur)

Sen ağa ben ağa, bu ineği (öküzü) kim sağa (sen dede ben dede, bu atı kim tımar ede)

Serçeye çubuk beredir

Sinek küçüktür ama mide bulandırır

Sofu soğan yemez, bulunca sapını komaz

Sonradan görme kuldan, buluttan çıkma günden korkulur

Sora sora Bağdat (Kabe) bulunur

Su bulanmayınca durulmaz

Su bulununca (görülünce) teyemmüm bozulur

Su yatağını bulur

Şeytanla ortak buğday eken samanını alır

Şimşeği görülen buluttan korkulmaz

Tembele iş buyur, sana akıl öğretsin

Ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur

Üveye etme, özünde bulursun; geline etme, kızında bulursun

Varışına gelişim, tarhana aşına bulgur aşım

Vermemiş mabut, neylesin Mahmut

Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud

Yarınki kazdan, bugünkü tavuk yeğdir

Yattığı ahır sekisi, çağırdığı İstanbul türküsü

Yenecek aş, buğundan belli olur

Yol sormakla bulunur

Yüzünü bulan astarını da ister

Zengin giyerse "sağlıcakla", fakir giyerse "nereden buldun ki!" derler

Deyimler Sözlüğünde Bu

abula etmek

abuse etmek

abuzamzak kayabaşı

âdet yerini bulsun diye

af buyurunuz

ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz

ağız burun birbirine karışmak

am budalası

benim adım Hıdır elimden gelen budur

bu ne perhiz bu ne lahana turşusu

bulanık suda balık avlamak

buldukça bunamak

Bulgurlu’ya gelin mi gidecek?

burnu Kaf dağında olmak

burnu kokuyu iyi almak

burnunun dikine gitmek

burnunun direği sızlamak

burnunun ucunu görememek

buyrun cenaze namazına

buz üstüne yazı yazmak

canı burnuna gelmek

Çekme burun

çorbada tuzu bulunmak

dal budak salmak

dallandırıp budaklandırmak

dallanıp budaklanmak

damarını bulmak

Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak

Ebussuut Efendi'nin gelini

Ebusuut Efendinin torunu

eli ayağı buz kesilmek

eli çabuk

elini kana bulamak

fındık kabuğunu doldurmaz

fitil fitil burnundan getirmek

gördüğüne aşık görmediğine bulaşık

gözleri buğulanmak

gürültüye pabuç bırakmamak

Halep ordaysa arşın burada

ibibullah sivri külah

iki ayağını bir pabuca sokmak

kalbura çevirmek

kamburu çıkmak

kendi kabuğuna çekilmek

kimsenin burnu kanamamak

o gün bugün

ona buna dil uzatmak

ortasını bulmak

öküz altında buzağı aramak

ölümle burun buruna gelmek

pabucu büyüğe okutmak

saat on bir buçuğu çalmak

sabun köpüğü gibi sönmek

sefa bulduk

suya sabuna dokunmamak

suyu bulandırmak

şeytana pabucunu ters giydirmek

şunu bunu bilmem

taburcu olmak

Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş

tetikte bulunmak

tuzla buz etmek

tuzla buz olmak

ucu bucağı görünmemek

ucu bucağı olmamak

utandınsa yüzüne kalbur tut

ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli

yüz bulup astar istemek

Ağızdan Burun Yakın, Kardeşten Karın Yakın

Ağzı Burnu Yerinde

Ağzına Burnuna Bulaştırmak

Alaca Bulaca

Alacalı Bulacalı

Aleyhinde (Veya Aleyhine) Söylemek (Veya Bulunmak)

Anasından Emdiği Süt Burnundan (Fitil Fitil) Gelmek

Anasından Emdiği Sütü Burnundan Getirmek

Ayağının Altına Karpuz Kabuğu Koymak

Ayağının Pabucu Olamamak

Ayağının Pabucunu Başına Giymek

Ayran Budalası

Ayranım Budur, Yarısı Sudur

Az Buçuk

Az Bulmak

Az Buz Olmamak

Azrail'le Burun Buruna Gelmek

Beyanat Vermek (Veya Beyanatta Bulunmak)

Beyler Buyruğu Yoksula Kan Ağlatır

Bıyık Burmak (Veya Bükmek)

Bir Bu Eksikti

Bir Elmanın Yarısı O, Yarısı Bu

Bir O Yana, Bir Bu Yana

Bir Tabur

Bir Yolunu Bulmak

Bokunda Boncuk Bulmak

Bol Bulamaç

Borçlu Bulunmak (Veya Olmak)

Bu Kadar Kusur Kadı Kızında Da Bulunur

Bu Meyanda

Bu Ne Perhiz Bu Ne Lâhana Turşusu!

Bu Sefer

Bu Sıcağa Kar Mı Dayanır?

Buğdayım Var Deme Ambara Girmeyince, Oğlum Var Deme Yoksulluğa Ermeyince

Bukalemun Gibi Renkten Renge Girmek

Bulaşık Makinesi Tuzu

Bulaşık Suyu

Bulaşık Suyu Gibi

Buldukça Bunar (Veya Bulmuş Da Bunuyor)

Buldum Bilemedim, Bildim Bulamadım

Buradayım Diye Bağırmak

Burnu Yere Düşse Almaz

Burnuna Girmek

Burnundan (Fitil Fitil) Gelmek

Burnundan Ayrılmamak

Burnundan Düşen Bin Parça Olmak

Burnundan Gelmek

Burnundan Kıl Aldırmamak

Burnundan Yakalamak

Burnunu Kırmak

Burnunun Dibine Sokulmak

Burnunun Dikine (Veya Doğrusuna) Gitmek

Burnunun Ucunu Görmemek

Burnunun Yeli Harman Savurmak

Buyruğu Altına Girmek

Buyruk Kulu

Buyur Etmek

Buyurun Cenaze Namazına!

Canı Burnuna (Veya Burnundan) Gelmek

Canımı Sokakta Bulmadım

Canını Burnundan Getirmek

Cesaret Almak (Veya Bulmak)

Dünyada Tasasız Baş Bostan Korkuluğunda Bulunur

Dünyanın Dört Bucağı

El Sabunu

Elde Bulunan Beyde Bulunmaz

Eli Ayağı Buz Kesilmek (Veya Tutmamak)

Elinde Bulunmak (Veya Olmak)

Eline Yüzüne Bulaştırmak

Elini Kana Bulamak (Veya Bulaştırmak)

Eti Budu Yerinde (Veya Etine Dolgun)

Gökte Ararken Yerde Bulmak

Gönlü Bulanmak

Gönül Bulandırmak

Görüp Göreceği Rahmet Bu

Gözleri Buğulanmak (Veya Bulutlanmak)

Hazır Bulunmak (Veya Olmak)

Hazırlıklı Olmak (Veya Bulunmak)

Hazırlıksız Olmak (Veya Bulunmak)

Hitam Bulmak

Hüsnü Kabul Göstermek

Kabuk Bağlamak (Veya Tutmak)

Kendini Bir Yerde Bulmak

Keramet Buyurdunuz (Veya Keramette Bulundunuz)

Keramette Bulunmak

Kerem Buyurun (Veya Eyleyin)

Köşede Bucakta Kalmak

Kredi Mektubu

Kubur Sıkmak

Kulpunu Bulmak

Kuru Gürültüye Pabuç Bırakmamak

Lehinde Söylemek (Veya Bulunmak)

Mal Bulmuş Mağribî Gibi

Manyetik Tambur

Maruz Bulunmak (Veya Olmak)

Mazeret Bulmak

Mecbur Etmek

Mecbur Kalmak (Veya Olmak)

Mecbur Tutmak

Mektubu Dışından Okumak

Misafir Umduğunu Değil Bulduğunu Yer

Müsaade Etmek (Veya Buyurmak)

O Duvar Senin, Bu Duvar Benim

O Gün Bugün(Dür)

Ok Meydanında Buhurdan Yakmak

Orada Burada

Orası Senin, Burası Benim Dolaşmak (Veya Gezmek)

Orasına Burasına

Pabucunu Eline Vermek

Pabucunu Ters Giydirmek

Pabuç Eskitmek (Veya Paralamak)

Pabuç Kadar Dili Olmak

Pabuçtan Aşağı

Patırtıya Pabuç Bırakmamak

Revaç Bulmak

Saat Bu Saat

Sabahı Bulmak (Veya Etmek)

Sefa (Veya Sefalar) Bulduk

Serzenişte Bulunmak

Sıfat-Fiil Grubu

Silâhaltında Bulunmak

Sinir Buhranı

Suç Duyurusunda Bulunmak

Tencere Yuvarlanmış, Kapağını Bulmuş

Ucu Bucağı Olmamak (Veya Görünmemek)

Yarım Elmanın Yarısı O, Yarısı Bu

Yüzüne Gözüne Bulaştırmak

Yüzünü Buruşturmak (Veya Ekşitmek)

Zihni Bulanmak (Veya Karışmak)

abullabutluk etmek

alışmış kursak bulamacını ister

arma uçurmak (veya budatmak)

atıf yapmak (veya atıfta bulunmak)

atılı bulunmak

başsağlığında bulunmak

ben yokum (veya ben bu işte yokum)

bu yana

bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir

bulunmaz Bursa (veya Hint) kumaşı

burusu tutmak (veya tutulmak)

cumburlopu çekmek

duyuruda bulunmak

düğününde kalburla (veya elekle) su taşımak

emdiği sütü burnundan getirmek

gündüzün mum yakan geceleyin bulamaz

kabul görmek

kaburgaları çıkmak (veya sayılmak)

kalburüstüne gelmek

kambur üstüne kambur (veya kambur kambur üstüne)

kılavuzu karga olanın burnu boktan kalkmaz

kıvamını bulmak

komik bulmak

koydunsa bul

kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez

müracaatta bulunmak

nasihatte bulunmak

pundunu bulmak

sağlam pabuç (veya ayakkabı) değil

sükûnet bulmak

temasta bulunmak

yaşta kalmış kavat pabucu gibi

yatkın bulmak

yerinde bulmak

inşirah bulmak

ihsan etmek (veya buyurmak)

göz önünde tutmak (veya bulundurmak)

şifayı bulmak (veya kapmak)

buzdolabına kaldırmak

şehadette bulunmak

şikâyette bulunmak

çabuk parlayan çabuk söner

hak yerini bulur (veya yerde kalmaz)

ağzı açık ayran delisi (veya budalası)

kâbus basmak (veya çökmek)

inayette bulunmak

halebi orada ise arşın burada

ricada bulunmak

istikrar bulmak

burnunun direğini kırmak

öneride bulunmak

burun buruna olmak

üç buçuk atmak

ifrat tefritte kalmak (veya bulunmak)

öğütte (veya öğütlerde) bulunmak